İSMAİL DURNA:ÇELİŞMELER YASASI
Bugün Sol Haber sitesindeki “Türkiye Mısır olur mu?” başlıklı makalesinin son paragrafında Fatih Yaşlı şöyle diyor;
“Bu süreci durdurabilecek tek doğru strateji meseleyi otoriterleşme-demokrasi ikiliğinin ötesine geçirip emek-sermaye çelişkisine taşıyabilmek, bu çelişkiyi siyasetin merkezine yerleştirebilmektir.” diyor.
Her şeyden önce toplumsal çelişmeler yasasını biz belirleyemeyiz. Bir yerden başka bir yere de taşıyamayız. Bir alandan alıp bir başka alana yerleştiremeyiz. Çünkü; toplumsal çelişmeleri belirlemek bizim irademiz dahilinde değildir. Bilimsel sosyalistler; somut şartların somut tahlilinden yola çıkarak hangi çelişmenin temel, hangi çelişmenin de baş çelişme olduğunu pratikte belirler. Programını devrim stratejiini buna göre oluşturur.
Sayın Yaşlı, baş çelişmeyi yok saydığı için iter itemez karşı devrimci cephenin safında konumlanıyor. Onların değirmenine su taşıyor. Bu nedenle bu çelişmenin bir tarafı olan ABD, İngiltere ve NATO’dan destek isteyen Özgür Özel’in halkı sokağa çağıran eylemine olumlu yaklaşıyor.
Bu arkadaşların kafalarında bir tek emek-sermaye çelişmesi var. Örneğin; ezen-ezilen devletler arasındaki , kapitalist-emperyalist devletlerle sosyalist devletler arasındaki ve son olarak da emperyalistlerin bizzat kendi aralarındaki başlıca çelişmeleri yok sayarlar. Bu çelişmeler süreç içinde birbirlerinin yerine de geçebilir. Esas varsa ikincil de vardır. İkincil olmasaydı esas da olmazdı. İkincil daha az önemdedir ama yok değildir. Tarihte örnekleri vardır. Bir tarafta Hitler Almanya’sı diğer tarafta ise Stalin Rusya’sı, ABD ve İngiltere’nin başını çektiği barış cephesi. Sonuçta; bütün çelişmeler 1. ve 2. Dünya Savaşları’ndan sonra olduğu gibi emek – sermaye çelişmesini güçlendirdi. Küba, Çin, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Vietnam vb. ülkelerde sosyalist partilerin önderliğinde devrimler gerçekleşti.
Benzeri bir yanlış bizim yakada yaşanıyor. Emperyalizmle ülkemiz arasındaki baş çelişme dışındaki çelişmeler görmezden geliniyor. Burjuvaziden medet umuluyor ve mücadelenin dışında kalınıyor.
Bilimsel Sosyalistler baş çelişmeyi belirlerken burjuvazi –proletarya çelişmesini çöpe atmadılar. Emperyalizm teorisini geliştirdiler. Yine baş çelişmeyi belirlerken diğer çelişmeleri görmezden gelmediler. “Devletler bağımsızlık, milletler kurtuluş, halklar devrim istiyor” öngörüsünde bulunarak farklı çelişmelerin varlığına işaret ediyorlardı.
Doğrusu; işçi sınıfının emeğin salt destekçisi konumunda olmak değil, onların eylemlerini desteklemek de değil, bizzat kendisi olmaktır. Tüzüğün birinci maddesine “ Bütün yönetim kademelerinde bizzat çalışan işçi ve emekçiler çoğunluğu oluşturur” ibaresini koymaktır.
 
						