RIFAT KORUR YAZDI: REİS-İ CUMHURUMUZ HAKLI
Açılımın Akiller Heyeti rezil olurken nasıl kimse acımadıysa, Ne Biliim Kurulu üyelerine de acımamak lazım.
Bu kuruldaki adamlar ve kadınlar bir yıl boyunca bir yalanı sürdürdüler. Bir tanesi bile hala istifa etmedi. Gerçeği itiraf etmedi.
Tam tersine! Yönetimin her yaptığının daha doğrusu yapmadığının propagandası için tv tv dolaştılar.
Her üniversiteden kim en eyyamcı, kim en "siz nasıl arzu edersiniz" deyici, kim en "el pençe divan durucu" ise onu yakalayıp Bilim Kuruluna sokmuşlar belli ki.
O nedenle bu dalkavuklar gerçekten de bu salgının büyüyüp her yanı sarmasından birinci derecede sorumlular.
"Özlü" bir bilim kurulu üyesi çıkıp "bakanlığımızın vaka sayılarını açıklanması çok iyi oldu; biz de öğreniyoruz böylece" diyebildi.
Bundan sonra istifa etseler de kendilerini kurtaramazlar. Ettikleri yemine, bilime, topluma ihanet ettiler.
Çok daha az hasarla atlatılabilecekken onbinlerce kişinin ölümünden, yüzbinlerce kişinin hayatlarının geri kalanını hasarlı organlarla sürdürmesinden birinci derecede suçludurlar.
Ve utanmadan hala hepimizin hayatını tehlikeye atmaya devam ediyorlar.
İleride hukukun altın çağının gerçekten başlayıp başlamadığının tek bir kıstası olacak:
Bu Bilim Kurulu üyeleri ve yönetimdeki diğer tüm yetkililer; görevi kötüye kullanma, halk sağlığını tehlikeye atmak için suç örgütü oluşturma ve bilinçli taksirle kitlesel ölüme yol açma suçlarından yargılanıp, iyi hal indirimi almaksızın mahkûm olurlarsa ancak hukukun altın çağındayız demektir.
Bu arada nasıl fetöcü generallerin rütbeleri söküldüyse, bunların prof unvanları da geri alınmalı. Zaten çoğu intihal yaparak palavra makaleleri uyduruk dergilerde yayınlatarak, başkalarının hakkını yiyerek doçent Profesör filan olmuştur.