MEHMET TANJU AKAD:YOK OLAN DÜNYALAR

Dün gece domuzları kollamak amacıyla bahçede dolaşırken aklıma birçok şey geldi. (Bahçeye giremediler bu arada, ama onlarda oyun bitmez.) Son 200 yılda kuzey kutup dairesinden  tropiklere kadar binlerce avcı topluluk yok oldu, çoban uluslar da bitti bitiyor, çiftçilik ise nüfus içerisinde iyice marjinal hale geldi. Zaten bir süre sonra doğal tarım yapılması olanaksız hale gelecek gibi görünüyor. Her şeyi bırakın, iklim müsaade etmeyecek. Şimdilik büyük şehirlere tıkılmaya devam eden yüz milyonlar, giderek artan şekilde plastikler içerisinde satılan suni gıdalarla, muhtemelen tatlandırılmış maya türevleriyle beslenecek ve bunlar iklim mültecisi yüz milyonlarla karışınca ne olacak, kimse bilemez. Jules Verne, hem de günümüzden 150 yıl önce, bir kitabında şöyle konuşturuyordu kahramanını: “Eğer toprağın altı sadece kömürden oluşsaydı, kapitalistler son küreği de kazana atmadan durmazlardı.” İşte böle. O halde... herkes sanal aleme dalsın, keyfine baksın. Olaylar kişilerin, grupların, partilerin, hatta tek tek devletlerin inisiyatifiyle çözülecek seviyeyi çoktan aştı ama ilginçtir, geçmişte olduğu gibi bugün de, krizler grupların içlerine kapanmasını artırıyor. İnsanlar başkalarından dostluk ve dayanışma değil, düşmanlık bekliyor ve ne yazık ki çok da haksız değiller. Dünyada bu kadar büyük değişimler sürerken, bunlara karşı çıkmak sanki rüzgarı veya depremi durdurmaya çalışmak gibi umutsuz bir durum. Aslında yapılabilecek çok şey var ama insanların büyük kısmı herhangi bir fedakarlıkta bulunmayı reddediyor. Şunu açıkça söyleyelim. Dünyayı mahveden şey insanların eline büyük teknolojik olanakların geçmesidir. Basit araçlarla dünyaya fazla zarar veremiyorduk. Kazma kürekle de az zarar vermediler gerçi ama ama ekskavatörün yanında devede kulak, doğayı paramparça edip geçiyor. Kimisi diyor ki, dünyayı kapitalistlerin para hırsı yıkıyor. Evet doğrudur ama para hırsı her dönemde vardı. Kapitalist olmasalar da vardı. İnsan onurunu hiçe sayan kapitalizme karşı olmak iyidir ama hiçbir rejim insan hırsını engellemememiştir ki, buna daha başından dağılmış umutsuz sosyalizm girişimleri de dahildir. O ülkeler de muazzam çevre felaketlerine neden oldular. Konu çevreyse, insanların belli bir sınıfıyla değil, insanın kendi içindeki hırslarla mücadele etmek gerekir. Aslında dinler bunu bir ölçüde yapmaya çalışmıştır ama onlar da başarısız oldu. Dinlerin ortak noktası aç gözlüğü ve gururu kınamaktır. Demek bunun tehlikesini binlerce yıl önce anlamışlar ama insanlar dinleri vicdan terbiyesi için değil politik çıkarları için kullanıyor.

.....

Gelinen noktada dünyayı kurtarmak hala mümkün ama insanın açgözlülüğü, hırsı ve gururu buna  engel. Sanırım bu kadar basit. Galaksimizin (ki milyarlarcası var) uzak bir köşesindeki insanlık deneyi kötü sonuçlanabilir. Diğer köşelerde başka deneyler olup olmadığını ise bilemeyeceğiz. Her halükarda kısa süre sonra hayat şekilleri ve şayet hayatta kalırlarsa insanlar da çok değişecek. Ama muhtemelen hırs ve açgözlülükleri baki kalır.