MEHMET TANJU AKAD YAZDI: ZEYTUNİ SOHBETLER
Geçtiğimiz hafta az bi zeytini topladık, tek başımıza sıktırılacak kadar bir şey değildi. Hem zeytin yılında değiliz, hem de müthiş bir kuraklık ve sıcaklık ürünü erken kararttı, döktü, dallar dahi kurudu. Yakınlarımızın, arkadaşlarımızın, tanıdıklarımızın zeytinleri hep zayi oldu. Kaydedilen tarihin en sıcak Eylül ayını geçirdik. Ekim rakamları da benzer çıkabilir. Neredee eski yılların kasa kasa allı yeşilli zeytinleri, taze sıkımın nefaseti. Neyse, ne çıktıksa Allah bereket versin dedik, arkadaşlarla birleştirip değirmene götürdük. Sahibi Ali Bey işine saygı duyan bir kişi. İyi zeytinlerin arasına çürük yer zeytini attırmaz. Bu yıl çok az zeytin götürsek de bizi kırmadı. Ayrıca iyi bir zeytinin arkasından sıktı. Ürün az da olsa son kazanda biriken yağımızı görmenin sevinci başka oluyor. Değirmen dediysek, çok uzun süredir otomatik makinelerle ve fazla ısı vermeden sıkıyor. Tam soğuk sıkım sayılmasa da yağı pişirmiyor. Tabii bu olay her zaman yılın sayılı sohbetlerinden birisine vesile olur. Bir başka sohbet araba muayenesinde bekleme sohbetidir. Acaba ne kusur çıkacak, nasıl yaptırıp muayene bitmeden yetiştiririm vs. Sınav kapısında çocuğunu bekleyen velilerin de benzer sohbetleri olur. Her neyse, hayatında muhtemelen sadece bir kez göreceğin kişilerle havadan sudan konuşursun, bazen ilginç, bazen sıradan olur.
- Nerenin zeytini, çok iyi, bereketli olsun.
- Ooo, taa Orhaniye’den mi, maaşşallah!
- Bu yağı kaç kilodan aldın, kaça kaç verdi?
- Ama orada da bu sene kuraklık vardı yani.
- İşte biz bööle emekli olunca heves ettik de...
- Veli’yi tanır mısın, Ali’yi bilin mi?,
- Şöyleydi de, böyleydi de ...
- Seneye inşallah!
Köylünün temel lafı budur. Seneye umudu hiç bitmez. Bu yıl olmadı ama seneye, seneye olmazsa öbür seneye illa ki... Gerçi, bu yıl kilo başına daha çok yağ çıktı. Meyve et yapmadı, kilosu az oldu ama yağ oranı yüksekti diye yorumladım. Tabii, yaz sonunda hemen karardığı için taze ürün, soğuk sıkım kadar kaliteli değil. Olsun. Gene de ürünü paylaştık, sevinerek evin yolunu tuttuk.
.....
Sorun şu ki, kuraklık çoktan geldi. Birçok ağaç kurudu, en azından meyveleri döktü. Ne kadar sularsan sula, toprak kuru olunca yararı çok az oluyor, kökler su bulamıyor. Elbette, sebzelik veya kompost yerine yakın olan üç beş ağaç yeterli suyu alıyor ama diğerleri için olanak yok. Hadi bizim ilçemizde olsun gene dert değil. Ama Türkiye artık kurak iklim kuşağına girmiş durumda. Yaz 70-90 gün uzadı. Gerisini uzmanlara sorun. Bu uzun vadede en önemli sorunumuzdur.