Mehmet Tanju akad: MEHMET TANJU AKAD: TÜRKİYE TARIMINDA BİR DİZİ TERSLİK

Aslında bunları bütünüyle bir garabet olarak niteleyebiliriz ama bazı terslikleri normal de görebiliriz. Dünyanın her yerinde özgür köylüler daha fazla toprak istemiş, bunun için mücadele etmiş, ancak Türk köylüsünün büyük kısmı toprak talebinde bulunmamış, tam tersine topraktan kaçmıştır. Bu kaçış günümüzde de hızla sürmektedir. Elbette, her ilçede tarıma tutkun ve toprağını çoğaltma peşinde koşan bir kısım köylü vardır ama azınlıktadır. Tarımla uğraşan köylüler arasında yaşı 50’den az çok az kişi vardır ve onların arkasından gelen yoktur. Yani, çok değil, on yıl sonra tarımı bilen köylü sayısı çok azalacaktır. Başka alanda çok düşük ücretle çalışma bile, genç köylülerin tercihidir. Köylü tarımın meşakkatini çekmek istememektedir. Bu işe gönül verenler dahi düşük gelir nedeniyle işi sürdürmekte aşırı zorlanıyor ve bir kısmı terk ediyor.

.....

Köylünün topraktan kaçmasında tarımın çok meşakkatli, buna karşı az gelir getiren bir iş olmasının payı vardır. Devlet bu konuda hatalıdır, ama daha fazla gelir olsaydı da Türk köylüsü topraktan vaz geçmeye gene isteklidir. Nitekim tarımın bugüne göre ciddi ölçüde daha fazla desteklendiği 1960’larda da büyük köylü kitleleri toprağını terk etmiştir. Kırsal kesimin iticiliğinin yanı sıra, kentlerin çekiciliği o dönemde daha da fazlaydı. Üstelik bir kısmı da sırf Almanya’ya gidebilmek için üyelerine öncelik verilen tarım kooperatiflerine katılmış, çok kısa sürede “Alamanya Kooperatifi” denilen bu kuruluşların hepsinin kapısına kilit asılmıştır. Bir kısmı kentlere, diğerleri yurt dışına göç etmiştir. Günümüzde milyonlarca parsel boş durmakta veya başka işler için yağmalanarak tarımdan çıkmaktadır. Bunun tek nedeni devletin kastı değildir. Tarıma aşık köylüler pekala güzel üretim yapıyor ve kimse onları engellemiyor ancak tarımda destek politikası değişmezse, onların bir kısmı da ister istemez iflas edecek, bu işi sürdüremeyecek. Gıda talebinin artması bir miktar köylüyü şimdilik üretimde tutuyor ama tarım ve tarım dışı fiyatlar arasındaki makas tarımın aleyhine açılıyor. Tarımda gelir elde etmek için ciddi yatırım gerekir, bunu da çok az kişi yapabiliyor.

.....

Tarım üretimi için çiftçilikle uğraşanlara daha fazla gelir ve destek sağlanması kaçınılmazdır. Bunun koşullarından biri olan toprak toplulaşması ise 50 yıldır konuşulmakta ama çok gönülsüzce ve çok kısıtlı şekilde yapılmakta, bir kısmı da tarıma yatırım yapanlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Uygunsuz miras kanunu ise canavar bir katil gibi tarım topraklarını parçalamayı sürdürüyor.

.....

SONUÇ OLARAK ... Devletin politikaları hatalı olmakla birlikte, köylünün büyük kısmı bu işe gönülsüzdür. Büyük destek bile bu işi tam çözemez. Çoğu kişi köyden kaçma peşindedir ama tarım da elzemdir. Tarımda başarı için tek bir model yoktur. Ürüne ve coğrafi özelliklere göre çok farklı modeller öne çıkar. Kimi yerde büyük işletmeler, kimi yerde yerel pazara taze ve sağlıklı ürün çıkaracak küçük işletmeler, kimi yerde seracılık, kimi yerde orta boy hayvancılık ve bunların ürünün işlenmesiyle entegre edilmesi zaten vardır ama bunların denetimli kooperatif ve hal ile pazarlarla koordinasyonu yoktur. Üretici piyasanın dışındadır. Ve bir diğer sorun da köylünün kaliteden kaçması, bir kısım üreticinin zehirli ürünleri piyasa sürme konusundaki vicdansızlığıdır. Kalkıp bir gezseniz de tarlaların yanındaki hendeklere atılmış zehir kutularının ne kadar çok olduğunu görseniz aklınız uçar. Kaliteli ve zehirsiz ürünler konusunun çözülmesi için ilçe tarım müdürlüğündeki sayın memurların masalarının başından kalkıp ilaç bayilerini ve kullanımını denetlemesi gerekir ki, bu yok gibidir. Zaten bu kafalarla neyi denetleyeceksin. Düzgün beslenmek istiyorsak hem destekleyecek, hem de denetleyeceğiz ama ikisini de yapmıyoruz.