Mehmet Tanju akad: İYİMSERLİK-KÖTÜMSERLİK İKİLEMİNDE...
Aman! rahatımız bozulmasın diyen kaybeder
İYİMSERLİK-KÖTÜMSERLİK İKİLEMİNDE...
Bu konudaki beklentilerimiz gerçeklerden çok isteklerimize dayanıyor. Örneğin Covid belası ortaya çıktıktan sonra havaların ısınmasıyla bunun büyük ölçüde hafifleyeceğini bekledik ve sonbaharda çok daha ağır bir şekilde üzerimize çökeceği uyarılarını hafife aldık. Bazılarımız rahatını fazla bozmamayı tercih etti, kimileri ise tedbirli olduğu halde virüse yakalandı. İlk aşamalarda, kişisel korunmanın dışında yapacak fazla bir şey yoktu. Avrupa ve Amerika ülkelerinin hali ortada. Şaşkınlıkla tedbirden tedbire koşuyorlar ama muhtemelen salgın kendi seyrini aşıya kadar sürdürecek. Bu arada kendini koruyabilene ne mutlu. Üretimi durdurmak düşünülemez ama üretimde olanlar ve büyük şehirde yaşayanların korunması çok daha zor. Genetik faktörler ve güçlü bağışıklık da bir ölçüde etkili oluyor.
.....
Siyasi planda da bazılarımız aşırı kötümserlik içerisinde hayatı kahrederken, gene aynı kişiler sahtekarlığı ispatlanmış kişilerden ve köhne öğretilerden aşırı iyimserlikle halas (kurtuluş) bekliyor. Bunların ülke için makul birer planı olduğuna ve olsa bile hayata geçirebileceklerine kim inanır.
.....
Keza dış alemden gelen tehditlerin geçici olduğu gibi bir yanılgı içerisinde de olmamalı. Batı alemi bölgesel olarak inisiyatifi artmış olan ve planlarını bozan bir Türkiye’ye tahammül edemez. Hayatımızı zorlaştırmaya devam edecekler.
.....
8 milyara yaklaşan bir dünyada, iklim ve çevre krizleri ve virüsler üzerimize çökerken refah ve huzur için genel koşulların iyileşmesini beklemek yerine, kişisel ve kamusal tedbirlerimizi alarak buna uyum sağlamak gerçekçi yoldur. Zor koşullar içerisinde de gayet mutlu bir şekilde yaşanabilir. İnsanlık milyonlarca yıldır bizden ve gelecek olan olumsuz durumlardan daha kötü koşullarda yaşadı. Yüz yıl süren savaşlardan, elli yıl süren isyanlardan geçti. Hayata uyum nihayetinde bir zihin meselesidir. Kişisel ve kamusal olarak koşullara uyan kazanır, uyamayan kahreder. Aman! eski rahatımız bozulmasın diyen kaybeder. İşin kötüsü, insanların beklentileri devletleri de fazla tavize-eksik tedbire sürüklüyor. Politikacıların çoğu oy hesabıyla kısa vadeli isteklere boyun eğiyor. Bu da demokrasi denilen şeyin sonuçlarından birisi maalesef.