MEHMET TANJU AKAD: HANGİ 68’LİLER!
Hangi 68’liler!
BİRİLERİ ARTIK 1968’lileri ÖVMEYİ BIRAKSA ...
Mağlup bir nesilden alınacak tek ders, nasıl ve niçin mağlup olduklarının, nasıl hatalar yaptıklarının incelenmesidir. Bunu çok azı yaptı. 1968’liler kendi akıllarını aşırı beğenen, boş yere güvenen, dünyanın şeyine şey edecekleri hayalini yaşayan, kafaları iki karış havada bir nesildi. İlk başta biz de biraz, hatta epey öyleydik. Gaza gelip uçtular ve çok fena duvara tosladılar. Tabii biz de onların peşinde uçtuk ve tosladık. Uçanların uçukluğu, sistemli çalışmayla bir yere varmaya çalışan, öyle şov peşinde koşmayan binlerce aklı başında insanı da ters ayak durumda bıraktı. 1968’liler bizlerden sadece birkaç yaş büyük “abi”lerdi, ama o kadar hava atarlardı ki, gerçekten bir şeyler bildiklerini, söylediklerinin arkasında duracak bir akılları ve somut bir planları olduğunu sanırdık. Meğerse hayalleri ve niyetlerinin dışında hiç bir şeyleri yokmuş. Cesaret başka, siyasi olarak tın tın teneke olmak başka şey. Hem kendilerini, hem de on binlerce insanı çıkmaz yollara sürüklediler. Bizim neslimizin trajedisi onların ne kadar boş olduklarını anlama sürecinde geçen, yani 1970’lerin başlarından ortalarına uzanan birkaç yıllık ama kritik bir süreçte gerçekleşti. 68’lilerin sistem kavramına düşmanlıkları vardı. Pusula 1968’de bozulmuştu, bunu anladığımız zaman ne bizim, ne de başkasının yapacak bir şeyi kalmamış, 1980 vapuru çoktan istim tutmuştu. Bu birkaç kritik yıl içerisinde durumu kavrayıp onları sistemli çalışmaya yönlendirmek istedik ama başaramadık. Aslında onların hataları bize de hiç yansımamış değildi, doğruyu söylemek gerekirse. Sonuçta, kimse felakete sürüklenen gemiyi kurtaracak bir şey yapamadı. İstenmedi değil, ama kadir değildik. Gerisi, sadece bireylerin acılı hikayelerdir. Ezici çoğunluk bu dönemi atlattığına şükredip hayatına devam etti ki normali budur. Bundan sıkıntı duyulmaz. Ancak bir kısmı da karşı saflara geçti. 1968 hakkında en çok laf edenler boş yere azap çekenler ve ihanet edenler, örneğin etnikçilerin kuyruğuna takılanlardır.
.....
Bir grup insan, elli yıldır kahramanlık hikayeleriyle avunuyor. Yarım asır sonra, bu kişisel olarak anlam taşıyabilir ama toplum açısından bir anlamı yoktur. Olmadığı aşikardır. Binde birlerden bellidir. Aşikar olan ispat gerektirmez.
.....
1968’liler denilince sadece sola ait olan ve aslında toplumun çok minik bir kesimi geliyor. Bu sayı meselesi değildir elbet ama durumu yansıtmaz. 1968 neslinin çoğunluğu muhafazakar yapıda ve düzenle uzlaşmış bireylerdir. Nitekim, politikada hakim tarafın liderleri ve kadroları da sağ tarafta yer almış olan 1968’lilerdir. İlk başta işbirlikçileri çok daha fazla olan sağ 68’liler sol 68’lileri yendi. İşin özü budur.
.....
1968’lileri överek bir yere varılmaz. Evet, bazılarımız direndi ve bundan dolayı kimisi öldü, kimisi eza gördü. Anıları ayrı şey, ama bunlar siyaset sermayesi yapılmamalıdır. Zaten mümkün değildir. Kimse aynı yollardan tekrar yürümez. Geçmişe takılmak, yeni yollar açılmasını engeller. Bu rakı-balık Atatürkçüleri için de aynı şekilde geçerlidir. Geçmiş, onların şanı değil, tuzağı haline dönüşmüştür. Atatürkçülüğü onlar, cumhuriyetçiliği ve solculuğu da işbirlikçiler kaptı ama çok da önemli değil. Maskeler erir, sahtekarlık ortaya çıkar.
.....