MEHMET TANJU AKAD: HAKLI VEYA HAKSIZ OLMANIN ÖNEMİ

Burada  aklımıza illa siyaset gelmemeli. Hayatın her alanında geçerli olabilir. Sorunun ne zaman ve/veya hangi koşullarda ortaya konulacağı ve nasıl tartışılacağı daha önemli olur. Çok haklı bile olsanız, bunu uygunsuz bir zamanda ve uygunsuz şekilde dile getirmek yarardan çok zarar getirir. Basiretli kişiler her alanda uygun zamanı ve şekli tayin edebilenlerdir. Ama bazen de haksızlığa ses çıkarmamak en kötüsüdür. Her durumu değerlendirmek gerekir. Haklı olmak bazen bir şey ifade etmez veya kimseyi ilgilendirmez. “Bana ne kim haklıymış” derler ve bunu dedikleri için kınanamazlar. Konuyu öne çıkaran haklı da olsa, çevresi ve toplum bu tartışmadan rahatsız olur. Haklılık illa meşruluk sağlamaz. Kimse herkesin hak muhafızı olmak zorunda değildir. Kaldı ki, haklılık kimi zaman çok muğlak bir iddiadır ve sübjektiftir. Bu kişisel düzeyde olduğu kadar toplumsal düzeyde de geçerli olabilir. Hak denilen şey neticede bir telakkiden ibarettir ve her dönemde değişir, ayrıca kişilerin algılarına göre de değişir. Kişisel hırsların haklılık veya hak sorunu haline getirildiğine de sıkça rastlanır.

.....

Hakkın birçok kaynağı vardır. Yasalardan, sözleşmelerden, geleneklerden, kurallardan, güç ve yetki sahibi olmaktan kaynaklanan farklı haklar söz konusu olur. Bu haklar her zaman ihlal edilir, çünkü haklar çıkarları, hırsları, hoşgörüsüzlükleri ve düşüncesizlikleri engellemeye çalışır. Ayrıca haklar her zaman tartışma konusu olur ve değişime tabidir. Hak mücadelesi mutlaklaştırılırsa iş çatışmayı göze almakla ilgili hale gelir. Yersiz ve uygunsuz her girişim, haklı mücadeleye zarar verir. Örneğin, başta solcular, birçok siyasetin yok olmasının başlıca nedenlerinden biri budur. Neyi ne zaman yapacağını bilmezsen başarısızlık garantidir.

.....

Olgun bir toplum haklılık iddiasında olanın bağırıp çağırdığı bir toplum değildir. Biz Türkler çoğu zaman haklı olsak bile bir konuda uzun süre ses çıkarmayız, sonra da aşırı, haksız (bu her neyse) ve yersiz tepki veririz. Milli özelliğimizdir. Sosyal medya bu özelliğimizi daha da abartılı bir şekilde ortaya çıkardı. Birçok kişi kendisini haklı sanıp aşırı tepki sergiliyor. Bu ilkel davranıştan rahatsızlık duyuyoruz ve topyekun zarar görüyoruz. Toplumun belli kesimleri, diğer kısmına tahammül edemiyorsa, hatta düşman ilan etmişse, orada huzur olamaz ve nitekim durum budur. Uzlaşmaz görünen toplum kesimleri sonunda uzlaşmaya mahkumdur. Olgun toplum nerede uzlaşıp, nerede uzlaşmayacağını öğrenen toplumdur.