Mehmet Tanju akad: GÜNÜMÜZDE MUHALEFETİN YÜZLERİ
Herkesin Türkiyesi farklı
GÜNÜMÜZDE MUHALEFETİN YÜZLERİ
Türkiye’de muhalefet müzmin bir dağınıklık içerisindedir. Çaresi yoktur. Nitekim bu muhalefet içerisinde güvenilebilecek ve güvenilemeyecek çok farklı unsurlarla karşılaşıyoruz. Bunlara geçmeden önce, müzmin dağınıklığın nedenleri üzerine birkaç söz söylemek yerinde olur. İlk neden herkesin kafasında farklı bir Türkiye resmi olması. Sadece resim farklı olsa neyse. Herkesin istediği Türkiye de farklı. Bu sadece partiler için değil, partilerin tabanındaki gruplar ve ayrıca partisizler için de geçerli. Böylece herkesin hem gözünde, hem de gönlünde farklı Türkiyeler var. Bunların bir çoğu birbirleriyle çelişiyor ve dahi düşman kamplar içerisinde yer alıyor. Gerçi herkesin ülkeyi farklı şekillerde sevebileceğini biliyoruz ve bir kısmını doğal karşılıyoruz ama birbirlerini sevmeyen ve güvenmeyen kişilerin bir araya gelip muhalefeti yükseltmesi beklenemez. Bugün iktidarın sayısız uygulamasına ve yaklaşımına karşı olan kişiler olarak, muhalefetteki bazı kesimleri görünce dehşete düşüyoruz. Birçok olumsuzluk her iki tarafta da var ve sırf muhalif oldukları için ülkemize düşmanlık yapanlara yakın duramayız. Geçmişte bunu yaptık, muhalefete oy attık, her seferinde pişman olduk, bir daha elimiz kırılsa bunlara oy atmayız dedik, gittik gene attık, gene pişman olduk ama son seçimlerde atmadık. Zaten muhalefetin içerisinde ne birlik ve uyum, ne de bir restorasyon planı var. Ne yapmak istedikleri konusunda olumlu bir fikre sahip değiliz ama beceriksizlik yapacaklarını kesin olarak biliyoruz. Nereden mi biliyoruz? Yahu, en az yirmi seçim, referandum yaşadık, bu da soru mu yani?
.....
Gelelim farklı tiplere:
Bir grup tavizsiz muhaliftir ve dürüst oldukları için işbirlikçilere uzak dururlar, mutlaka Türkiye’den yana olurlar. Bu kişilere güvenebiliriz. Ne pahasına olursa olsun hainlik yapmazlar. Şu veya bu muhalefet partisinden bile olsalar, yurtseverlikleri sağlamdır ama örneğin malum partinin işbirlikçi yönetimine karşı çıkmazlar. Yani böyle bir ikilem içerisine sıkışıp kalmışlardır.
.....
İkinci bir grup her durumda işbirlikçilikten vazgeçmez. Günlük bazda Kandil’den talimat alanlar, bunların diğer partilerdeki bağlantıları vs. belli bir kısmı ifşa olmuştur ama bir kısmı ikili oynamayı çok iyi başarır. Bunları tespit etmek için sıkı bir siyasi tecrübe gerekir. CHP’nin tescilli işbirlikçileri ise her nasılsa malum çevrelerde hala makbul sayılır.
.....
Bir de samimi muhalif olan ama zihinleri bulandığı için iktidar/hükümet/devlet/ulusal çıkarlar vs. arasındaki farkları anlayamayan bir kesim vardır. Bunları uyarıp düşünmeye davet ettikçe bizi karşılarına koyarlar, iktidarın ne kadar kötü olduğunu ispata başlarlar. Hani biz çok safız, her söylenene inanıyoruz ya, onlar da bizi uyandırmaya çalışırlar. Ne onlar bizi, ne de biz onları uyandıramayız. Kaderimiz birlikte uyumak.
.....
Sayılarını bilemeyeceğimiz aklı karışık vatandaşlarımız için tek söyleyebileceğimiz, ruh huzuru bulup akıllarına mukayyet olmaları.
.....
Liberaller ise nasıl bir dünyada yaşıyorlar hep hayret ederim. Hani, bazı çok uzak eski dönemlerde yaşasalardı belki biraz anlarım ama günümüz dünyasında liberalizmin manası mali sermayeye tam teslimiyetten başka ne olabilir. Bunlar ister sağda ister solda olsun, batının içimizdeki uzantıları sayılmalıdır.
.....
Büyük partilerin yerel teşkilatlarına güvenilmez çünkü bunlar bocalasalar bile sonunda parti merkezlerine boyun eğerler.
.....
Her küçük parti kötü niyetle kurdurulmamıştır ama bunların bir kısmı dışarıdan aldıkları talimatları yerine getirir. Bunların tabanlarında, dış bağlantıların farkında olmayan bazı saf ve iyi niyetli vatandaşlar vardır ama onlar da iki arada bir derede kalıp sonunda tepelerindeki kliklere boyun eğer. İleride, bu kesimden gelen yurtseverlerin arasından Türkiye için mücadele edecekler çıkacaktır.
.....
Türkiye’nin geleceği için en büyük insan kaynaklarından birisi, partisiz yurtseverlerdir. Onlar duruma göre tavır alacaklardır. Bu, onların oy kullanımındaki tercihlerinin dışındadır. Ama partili yurtseverler de zamanı geldiğinde yüzlerini partilerine değil ülkeye döneceklerdir.
.....
1960’lı yıllarda hepimizin sadece iki Türkiye hayali içerisinde olduğu gibi sınırsız bir saflığımız vardı. Batıya bağımlı sağcı muhafazakar Türkiye ve tam bağımsız sosyalist Türkiye hayalleri. Meğer arada daha neler neler varmış, her iki taraf içerisinde kuluçkaya yatmış kırk çeşit yılan besliyormuşuz da haberimiz yokmuş. Bu yılanlarla birlikte dertlerimiz de büyüdü. Bizim hayatımız işte böyle geçti. Bugün sekiz yaşında olanlar acaba 2080’de neler yazacak.