Mehmet Tanju akad: ESKİ DÜNYA ASLA GERİ GELMEYECEK

Üzülmek faydasız, hayatın özü tasfiyedir

ESKİ DÜNYA ASLA GERİ GELMEYECEK

Kimimiz yok olan doğaya, kimimiz Cumhuriyetin coşkulu başlangıcına, bazılarımız her ikisine birden hasret duyuyor ve bunlar geri gelmeyeceği için acı duyuyoruz. Ama işte, gelmeyecek. Geçmiş geçmiştir ve yakın geçmişi, hatta son 24 saati bile değiştirmek elimizde değildir. Gelecek çok farklı şekiller alabilir. Her yaptığımız, geleceği çok marjinal bir şekilde de olsa etkiler. Ama bazı etkiler çok daha güçlü. Günü ve geleceği sadece isteyerek değiştiremeyiz. Ağlayarak hiç değiştiremeyiz. Günümüzde nüfus, özlediğimiz döneme göre dört-beş kat artmış, bunların çoğunluğu farklı değerlere sahip olmuş, doğal kaynakları yeni teknolojilerle farklı sosyal örgütlenmeler içerisinde kullanmaya başlamışız. İklim bile değişmiş ve hızla krize gidiyor. Tüm bu karmaşıklığı değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. Bu demek değildir ki, yüksek değerleri savunmayalım, adalet ve doğa sevgisini önde tutmayalım. Bundan vazgeçmeyiz. Bunlara farklı bakanlar şimdilik çoğunlukta olmakla birlikte değişiyorlar. Çoğunluğun arasındaki milyonlarca iyi insanı görmeden tek adım dahi atamazsınız. Kaldı ki, geçmiş değerleri savunanlar aynı dinamizm içerisinde olmadığı gibi, demografik olarak yok oluyor, çocuk yapmıyor.. Umutsuzluk içerisinde üremeyi bırakmış. Tek tük çocuk yapanlar da onları mücadeleden kaçacak şekilde bencil yetiştiriyor. Veyl geçmişte kalanlara! Yarın onlara ait olamaz, zaten olamaz çünkü yok oluyorlar. Hayat uyum sağlayamayanları beklenmedik yollarla tasfiye ediyor. Yeni dünya ona sahip çıkanların olacak.

.....

Kaybedilen davalara takılıp kalmak yerine yeni döneme uyum göstererek yeni bakışlar üretebiliriz ama bunlar da sadece bir niyetten ibarettir ve işe başlamak için gereken inisiyatifler yoktur. Ya yeni dünyanın bir parçası oluruz, ya da bir köşemizden ağlayıp dururuz. Üç aşağı beş yukarı yarım asır, hatta üç çeyrek asırdır sürekli kaybedenler geçmişin tekrarını özleyerek bir yere varamaz.

.....

Tarihe baktığımız zaman sayısız toplumun çöküp yok olduğunu görüyoruz. O toplumlara sahip çıkanlar onları hayatları pahasına, delicesine savunmadı mı? Elbet savaştılar ama zamanı geçmişse, koşullar değişmişse, yapacak bir şey yoktur. Bütün eski uygarlıkların kahramanları vardı ama hepsi geçmişe karışıp yok oldu. Günümüzde yeni bir kaosun eşiğindeyiz. Bu süreçte eski yapılar yıkılacak ve bugünden asla öngörülemeyecek yeni sosyal yapılar oluşacak. O nesiller neyi becerebilecekler, biz göremeyeceğiz. Ancak bu asırda doğanlar belki ucundan görebilecek, nereye gidileceğini. Hiç öğrenemeyeceğim ama merak etmiyor değilim bir yandan.

.....

Uzun lafın kısası, geçmişe mazi, yenmişe kuzi denir. Adapte olamıyorsanız çaresizliğinizi genelleştirmeyin. Yeni dönemi etkilemenin yolu onun bir parçası olmaktır. Olmayacağım diyorsanız, zaten bir şey değişmez. Ancak unutmayalım. Her toplum illa ki uzlaşmaların ürünüdür. Gözünüzde büyüttüğünüz toplumlar da uzlaşmaydı. Gelecek uzlaşmalardaki payınızı artırmaya bakın.