Mehmet Tanju AKAD: ALTERNATİFSİZ KRİZ

Dünyada ve ABD’de

ALTERNATİFSİZ KRİZ

Son olaylarla ilgili binlerce farklı veya benzer yorum yapıldı ama çok azı ön planda görülen şeylerin altındaki temel neden olan alternatifsiz krize değindi. Alternatifsiz kriz, insanlığın büyük bir kısmının memnun olmadığı rejimlerin veya yönetimlerin, görünür gelecekte değişme şansı olmadan devamını ifade etmek için ortaya attığımız bir kavramdır. Tabii, kafası geleneksel siyasi modellerle koşullanmış geniş kesimler için bu bir şey ifade etmez. Çünkü onların bakışına göre, bir sistem tıkanırsa, elbet bir alternatif gelişir ve değişim kaçınılmaz olur. Uzun vadede bu elbet geçerlidir ama kimi zaman birçok neslin ömrünü aşan süreçlerde gerçekleşir ve gerçekleştiği zaman da değişim illa iyi yönde olmayabilir. Şimdi bunu somuta indirgersek, mali sermayenin egemenliği dünyayı sarsmaya, ateşini çıkarmaya ve bir yandan da hayatı tahribe devam ediyor ama değişim yönünde bir gelişme olmadığı gibi, halen mali sermaye egemenliği pekişiyor. Kitlelerin bir kısmı bunu kader olarak kabul ederken, diğer bir kısmı da sistemi değiştirme gibi bir derdi olmadan, kendilerine düşen payı artıracağını vaat eden politikacıların peşine takılıyor. Bütün dünyada aşırı sağın sola göre çok daha geniş kitleleri etkilemesi bunun sonuçlarından birisidir. Çalışan insanlarla dayanışma yerine (ki bu artık daha zorlaşmıştır) kendi ülkesinin ve bundan kendine düşecek payı artırmanın peşinde koşuluyor. İnsan varlığın temel bencilliği ve tüketim hırsı sistemi ayakta tutan temel güçtür, bunu atomları bir arada tutan çekirdek güce veya güneş sisteminin dağılmasını engelleyen kitleçekim kuvvetine benzetebiliriz. Tabii, hiçbir şey ebedi değildir. Sonuçta, var olandan daha büyük pay almaya çalışmak, sınıf mücadelesinden daha kolay ve verimli görülüyor. Ayrıca, insanlık radikal değişimlerden korkuyor. Bu şekilde, çözümsüz bir bunalım sürüyor da sürüyor.

.....

COVİD KRİZİ

Yönetimlerin yetersizliğini iyice gözler önüne serdi. İnsanlığın elindeki muazzam kaynaklar bu sorunla, veya daha başka birçok önemli sorunla başa çıkmak için değil, bir azınlığı zenginleştirmek için kullanılıyor. Başta ABD olmak üzere en zengin batı ülkelerinde hastalar sokakta bırakılırken, yaşanan sıkıntılar insanları protestoya daha hazır hale getiriyor. ABD özelinde ayrıca nüfusun yüzde 40’ı seçimlerde hile yapıldığına inanıyor. Buna inanılması, özünde doğru ve yanlış olması kadar, hatta daha da önemli. Böylece Trump onları umdukları sistem içi değişimin bir sermaye üst aklı tarafından engellendiğine daha kolay ikna ediyor. ABD basını ise Trump karşıtlığını o kadar ileri götürdü ki, söz konusu yaklaşık yüzde 40’lık kitle, artık onların da Trump karşıtlı ittifakın bir parçası haline geldiğine de inanıyor ki, çok da yanlış değil. Ve ABD’deki bu ayırım sınıfsal temelden tamamen değilse bile, çok büyük ölçüde bağımsız bir eksen üzerinde gelişiyor.

.....

NİÇİN KISA VADEDE DEĞİŞİM BEKLENMEZ

Önceki yıl Fransa’da başlayan sarı yelekliler hareketinin de bir şey değiştirmeyeceğini ifade etmiştik, tıpkı daha önceki Gezi olaylarının söneceğini yazmış olduğumuz gibi. ABD’de de değişim beklenmez. Saydığımız bu hareketleri yönlendirecek bir güç olmadığı gibi, örneğin ABD’dekini planlayıp yürüten güçler de var. Bu kökten gelen bir kitle hareketi olamaz, buna dönüşemez. Böyle olsa dahi liderliğini üretmesi için on yıllarla ifade edilen süreler gerekir. Mevcut partilere gelince, tüm ülkelerde sistemle az veya çok uzlaşmadan bir varlık sürdüremeyeceklerine inandıkları için değişim gerçekleştiremezler, sadece biraz makyaj yaparlar.

.....

BU KOŞULLARDA

Sistem içten içe kaynamakta, bu basınç ara sıra kabukta çatlaklar yaratmakta ama dışa değil içe doğru patlamakta, değişim yaratamamaktadır. (Bunu en iyi explode ve implode terimleri karşılar, dışa doğu patlama-içe doğru patlama). Zaten ne değişimin rotası bellidir, ne de değişimi yönlendirecek bir güç odağı vardır . Bunları duymamak için zihnini kapatan o kadar çok uydum akıllı var ki.