HALUK ERGÜVEN YAZDI: HANE HALKLARI UNUTULAMAZ
Bir kriz vardı, salgın hastalıkla kriz daha derinleşti.
Derinleşen bu krizden çıkmak için ortaya konan paket, yaşadığımız krizin anlaşılmadığı, anlaşılmadığı için de, eski alışkanlıkları içeren çözümlerle dolu bir paket olmuştu.
Odalar Başkanı, açıklanan pakete ağlanacağına, memnuniyetini gülerek göstermişti.
O günden bu yana birçok paket açıklandı,128 milyar dolar kayıplara karıştı. Maliye bakanı ayrıldı, döviz arttı, faiz oranları yükseldi, fiyatlar arttı, elektrik, akaryakıt vb ürünlere zam yapıldı, salgın arttı.
Bakkallar zam yaparsa pişman olacakları söylendi salgın arttı.
Tasarruf yapılacağı söylenmesine karşın,
gereksiz, köprü, yol, cami, Saray yapımı devam etti, salgın da artmaya, geçim de can yakmaya devam etti.
Diplomasi çalıştırılmadığı, doğru strateji uygulanmadığı için, askeri harekatların ekonomiye yükü büyüdü.
Önce bazı noktaları açıklığa kavuşturalım.
1.Sanıldığı gibi kapitalizm yıkılmıyor, yıkanın olmadığı bir yerde yıkılan olmaz. Kapitalizm kabuk değiştiriyor.
2.Kabuk değiştirirken, firma bazında devlete bağımlılık azalıyor, devletin gücü azalıyor.
3.Emek örgütlerinin etkisizliği devleti haydut devlet haline getiriyor. Ve firmaların emrine sokuyor.
4.Kabuk değiştirme sürecindeki kapitalizm, bu dönemi, açığa çıkarttığı milyonlarca işsiz ve aynı zamanda büyük bir talep daralması ile birlikte yaşıyor.
5.Kapitalizm kabuk değiştirirken bunun bedelini kendisi ödemek istemiyor.
6.Daralan talep ve işsizlik, yaygın savaşlarla karşılanmaya çalışılıyor, çalışılacak.
7.Virüs salgını, tüm dünyada insanları eve kapattı, kapanan iş yerlerinden milyonlarca kişi işsiz kaldı.
Sonuç daha büyük bir işsizlik, daha büyük bir talep daralması.
Kapitalist Ekonominin, ekonomik dolanım sürecinde üç ekonomik karar noktası vardır. Devlet, hane halkları ve firmalar. Bu ekonomik önlem paketlerinin tümünde hane halkları unutuldu. Devlet hakem rolünü oynarken hane halklarını hiç düşünmedi. Hane halkları ekonomide hem iş gücünü hem de toplam talebin oluşmasını sağlarlar.
İşsizliğin yoğun olduğu ve giderek artacağının görüldüğü bir süreçte, krize çözüm, firmaları değil, hane halklarını desteklemekten geçer. Hane halkları güçlenirse, oluşan efektif talepten firmalar da yararlanır üretimlerini sürdürme olanağı bulurlar. Hane halklarını tümü ile temsil eden bir kuruluş yok. Hane halklarının belirli kesimleri belirli örgütler içindeler. Şu unutulmasın üç beş milyon dışında hane halkları örgütsüz. Örgütsüz olması güçsüz olduğu anlamına gelmiyor. Sessiz ve derin bir gücü olduğu, hatta örgütsüz olduğu için kontrol edilmesinin de zor olduğu önemle unutulmasın.
Salgınla derinleşmiş bu kriz, gereksiz köprü, yol, cami, Saray yapımına devam edilmesinden, hesaplanmamış askeri harcamaların arttırılmasından anlaşılıyor ki ciddiye alınmamaktadır.
Biz, krizden çıkış için, ABD'yi örnek alamayız.
Alamayız, hem kuruluş felsefemize hem de ekonomik olanak ve kabiliyetimize uygun olmadığı için alamayız.
Ülke içinde, herkesin yaşaması, dayanışmanın artması ve ‘’Bulgurdan Olmamak’’ için, geçici de olsa, yapısal olmasa bile, hane halkı desteklenmelidir. Acildir.