HALUK ERGÜVEN YAZDI: DOĞACI DEVRİMİN AYAK SESLERİ
You Tube 2005 yılında üç kişi tarafından kuruldu. İki yıl sonra,
Google tarafından 1.65 milyar dolara satın alındı o sırada şirkette 65 kişi çalışıyordu kişi başına 25 milyon dolar,
2012 yılında Facebook,
İnstagramı 1 milyar dolara satın aldı.
O sırada şirkette 13 kişi çalışıyordu.
Kişi başına 77 milyon dolar.
2014 yılında Facebook, WhatsApp''ı 19 milyar dolara satın aldı.
55 kişi çalışıyordu. Kişi başına 345 milyon dolar demek.
Şimdi koltuklarının altında bilgisayarları ile, çok iyi eğitim görmüş genç bir kuşak tüm dünyada üretim ve dağıtımın yeni üretici gücü olarak etkinleşiyor.
1995 ila 2002 yılları arasında tüm dünyada 22 milyon fabrika kapandı, buna karşın imalat %30 arttı.(Caroline Baum,"So Who's Stealing China's Manufacturşng Jobs?)
Teknolojinin endüstride yaygınlaşması, daha fazla üretim yapmamızı sağlıyor, ama bu başarı, emeğin olağanüstü verimi ile, işgücünün büyük bir bölümünün açığa çıkmasına da neden oluyor.
Başka bir deyişle kapitalizmin vahşi anlayışı ile teknoloji kullanımı yaygınlaşınca, ekonomide işsizlik kontrolden çıkarak büyüyor,
İşsizlik, tüm dünyada kızgın milyonlara dönüşürken, ulus devletler emeğin örgütlü gücünün dağılması nedeni ile zayıflarken, yeni emek üretimden gelen gücü ile henüz örgütlenmemişken, tüm dünyada doğaya saldırı ve şiddet artmışken, eski ezberlerin sınırları içindeki düşünce ufkumuzla, doğacı devrimin eşiğinde olduğumuzu fark edemeden, şaşkınlığa düşmemiz çok doğal.
Tam bu şaşkınlıkları yaşarken, dünyayı saran salgın, bizi ya boş vermişliğe ya da komplocu fütüristik yaklaşımların etkisine alıyor, açılan bu alanda kapitalist sistem daha da çaresiz ve ahlaksız oluyor.
Kapitalist ahlaksızlık, virüs yaygınlaşınca, insanlığın yaşamına yönelik büyük bir tehlike olduğunu önemsemeden, vahşet boyutunda azgınlaşıyor.
Birileri bu felaketi işsizliği önlemenin kısmeti,
başka birileri vurgunun fırsatı,
bir başka kesim, tapon mala dönüşmüş doları satmanın şansı olarak değerlendiriyor.
15.yüzyılın sonundan başlayıp 16. Yüzyıl boyunca devam eden sanayi devrim sürecinin neden olduğu, büyük işsizlik sonucu oluşan serseriliğe karşı, kanlı yasalar çıkarılmıştı.
Günümüzde, serseriliği önleme yasası bir yana, bu durumdan yararlanma yöntemleri geliştiriliyor.
Dilenciliğin yaygınlaştığı, serseriliği örgütleyip silahlı güç haline dönüştürerek talan yaptırıldığı bir dönemi yaşıyoruz.
Ulus devletleri ele geçirmiş Babalara tapan, sosyetik dilencilere verilen sadaka ise, akıl almaz başka bir boyutlara ulaşıyor.
İkinci savaştan sonra, sosyalist dünyanın varlığı ile sağlanmış denge, Sovyetler’in teknolojik üstünlüğünün ortaya çıkması ile, kapitalist dünyayı çok şaşırtmıştı.
Bu şaşkınlığın dürtüsü ile, kapitalist merkez ve periferisinde teknolojik gelişme ve teknoloji kullanımı hızla yayıldı. Durdurulamaz teknolojik gelişme, kapitalizmin merkezini bile, merkez olmaktan çıkardı.
Teknoloji üretmenin ve kullanmanın yaygınlaşması, bunun olumlu ve olumsuz sonuçlarının da, dünyanın her yanında yaşanmasına neden oldu.
Emeğin verimi arttı, endüstriyel robotik sistemlerin kullanılması ile milyonlarca kişi işsiz kaldı, üretim arttı, meta değişimi çok önem kazandı.
Üretici güç emek, üstün donanımı ile, üretim ve dağıtımın vazgeçilmezi cogniterya ve açığa çıkıp, kapitalizmin başına dert olan iş gücü, prekarya ile emeğin iki yakasını oluşturuyorlar.
Şimdi, üretim, İleti̇şi̇m, ulaşım, bankacılık alanlarında yoğunlaşan donanımlı yeni emek cogniterya, dünyanın her yanından el ele vererek geleceği kuracak.
Doğayı koruyarak, barış isteyerek, planlama yaparak, kırsal alanda yaşayıp tarım yaparken, karanlık fabrikayı yöneterek kuracak.
İşsizliği ortadan kaldıran, yeni tarımsal organizasyonlarla; üretken, doğacı yeni yaşam tarzını geliştirecek.
Kapitalizmin geldiği aşamada etkinleşen, yazılım, iletişim ağları ile birleşen dünyanın yeni emeği, üretim ve dağıtımdan gelen gücü ile doğacı devrimi hazırlıyor.
Birleşmenin maddi temeli, üretim ve değişim aşamalarında yeniden belirleniyor.
Vahşetin sonu yaklaştı, vahşiler bozguna uğramış bir ordu gibi, ürkü içindeler.
Son vurgunları yaparak, ürkü içinde, suçlarını dökerek, birbirini ihbar ederek kaçıyorlar.
Dünyanın kritik meta ve enerji yolları üzerinde eski alışkanlıklarla hakimiyet kurmak isteyenler savaş çığırtkanlığı yapıyorlar.
Farkında olmasak bile yeni emeğin örgütlenmesi, doğaya saldırıya, yaşam tarzına müdahaleye karşı çıkarak, barış isteyerek, aklı ve bilimi savunarak, üretim ve dağıtımdan gelen gücü ile hızlanıyor.
Bir devrim öncesi kaosu, salgınla birlikte yaşıyoruz. Yeni bir toplumun doğacağını, tüm dünyada zorbalığın artmasından anlıyoruz.