Haluk ERGÜVEN: İSTENEN KÖTÜMSER OLMAMIZDIR

Bunu kabul edemeyiz, etmemeliyiz, kötümser olmamız için yapılan tüm saldırıları boşa çıkarmalıyız.

Siz hiç, uluslararası yalan yarışmasında, birinci olanı duydunuz mu?

Siz hiç, uluslararası en büyük soyguncu yarışmasında, birinci olanı, ya da, herhangi bir çirkinliğin yarışmasının yapıldığını duydunuz mu?

Bizler belki farkında değiliz ama, her an bu

çirkin yarışmaların binlercesini biz kendi paylaşımlarımızla yapıyoruz.

Çirkinlikleri paylaşarak çoğaltıyoruz, sonra çoğalttığımız çirkinliklerden korkarak karamsar ve umutsuz oluyoruz.

Bu çirkinlikleri paylaşıp, bunların etkisine girince, ülkenin genel kültür, bilgi ve ahlak düzeyini, olandan daha kötü sanmak yanlışına düşüyoruz.

Bu durumda, biraz daha iyi gibi ortaya çıkanlar, kurtarıcı gibi görünür oluyorlar.

Halbuki önce bu ülkenin kaynaklarını, özellikle donanımlı insan kaynağını, tarihini, kültürel birikimini düşünmeliyiz.

Unuttuğumuz "medeniyet vasfımız" düşünüldüğünde, ne Erdoğan, ne Kılıçdaroğlu, ne Bahçeli ne Akşener, ne de diğerlerinin, bu ülkeyi yönetecek ve temsil edecek bilgi ve kültür birikimlerinin olmadığını anlayabiliriz.

Bunu anlamamızı engellemek ve çözümlerimizi ve arayışlarımızı bu kısır çember içine hapsetmek istiyorlar.

Kapitalist emperyalist sistem çaresizdir, bütün dünyada kalitesiz ve kirli bir anlayışı hakim kılarak çözüm arıyor.

Tüm dünyada, denetimsiz yönetimlerle talan stratejisi uyguluyorlar.

Bunun için bizi karamsarlığa ve çaresizliğe sürükleyip, çirkinliklere boyun eğmemizi sağlamaya çalışıyorlar.

Bizler de çirkinlikleri paylaşarak, karamsarlık yaratılmasına, istemeden katkı vermiş oluyoruz.

Yalancı ile, siz yalancı değilseniz, yalan yarışına giremezsiniz, tartışamazsınız.

Çirkin bir anlayışla, çirkin olmayan yarışamaz, tartışamaz.

Bizleri, çirkin entrikaların ahlaksızlığına alıştırmak istiyorlar. Oyuna gelmeyeceğiz.

Bizim platformumuz, iyi, güzel ve doğruların söylendiği, güzel dille, güzel yüzle söylendiği, bir platform olmalıdır.

Bakınız; gençlerimiz, uluslararası yarışmalarda başarılar kazanıyorlar. Bilimde, sanatta, iş yaşamında, sporda son derecede başarılı, donanımlı yüz akımız yüzbinlerce insanımız var. İşte dönüp dönüp paylaşacağımız güzellikler.

O zaman hem gücümüze hem yenilemezliğimize inancımız artacaktır.

Salgını da, geçim sıkıntısını da, işsizliği de, kadınlarımıza ve çocuklarımıza karşı hayasız şiddeti ve tacizi de, ancak bu önemli kaynağımızı, güzel insanlarımızı harekete geçirerek çözüp önleyebiliriz.

İnanarak söylüyorum, "Hani benim kadar iyimser olmayanlar var ya.

Küllenmiş ateş gibidir her biri.

Bekliyorlar, ateş bir karıştırılsın, küllerin arasından kor alevleri ile yükselecekler." Biliyorum.