HALUK ERGÜVEN: EMEĞİN KIYMETİ TOPRAĞIN BEREKETİ

2020' yi bitirirken, tüm dünyada denetimsiz kalan iktidarlar, ülkelerin kaynaklarını kişisel çıkarları için yağmalarken, ulus devletlere inancı da sarsıyorlar.

Yetmişli yılların ortalarından başlayıp giderek artan bir hızla tüm dünyada kalitesiz ve kirlenmiş yönetimler iktidara getirildiler. Temsili demokrasiler, parti yöneticilerinin kirli ya da kalitesiz oluşları nedeni ile, emperyalizm tarafından, denetlenebilir ve yönlendirilebilir hale geldi. Temsili demokrasi etkisizleşti.

Çünkü üretim araç gereçlerindeki hızlı değişim ve yüksek teknoloji kullanımı emeğin verimini olağanüstü arttırdı ama, üretimde işçi sayısının azalmasına ve emeğin siyasetteki etkisinin yok olmasına da neden oldu. Çünkü üretici gücün yeni emeği, örgütlenemedi, ekonomi-politik olarak yaşama damgasını vuramadı. Yeni emek mevcut sendikalarda örgütlenemezdi, mevcut sendikaların ilkel yapıları ile, bu emeği, bırakın örgütlemeyi bu emeğe ulaşmaları bile mümkün olamazdı.

Aynı şekilde mevcut siyasi partiler de, onlar için örgütlenecek merkezler olarak görünmüyordu. Yeni emeğin talepleri farklı idi.

Gücünü üretimden alan emeği, örgütleyemeyen sendikalarla, bu emeği yönetimlerine taşıyamayan siyasal partiler ve iktidarlar, doğal olarak kalitesizleştiler, kalitesizleşme de kirlenmeyi yaygınlaştırdı.

Etkileri azalan, gerek siyasal iktidarlar, gerekse emek cephesi yöneticileri, kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmez oldular. Sendika yöneticileri de siyasi parti yöneticileri ve iktidar yöneticileri gibi son vurgunla sendika varlıklarını kemirmeye başladılar.

Böylece kapitalist emperyalist sistem, kapitalist üretimde, üretici güçlerdeki değişim sonucu, emek örgütlerinin etkilerinin azalması nedeni ile sınır tanımaz bir vurgun ve sömürünün azgınlığına ulaştı.

Vurgun ve sömürünün ölçülemez düzeye ulaşması, vurguncuları telaşlandırıyor, ABD den Rusya'ya devleti yönetenler seçimleri bile tanımayacakları mesajları ile, bir şekilde giderlerse, haklarında dava açılmasını engelleyecek yasalar bile çıkarıyorlar.

Şimdi bu tabloya bakan işçi, kendisi için hiçbir şey yapmayan bir örgüte, sendikaya niye aidat ödediğini sorgulayacak ve aidat ödemek istemeyecektir.

Bu tabloya bakan yurttaşlar, kendileri için hiçbir şey yapmayan, vergi toplayan, sürekli dayak atan, vurgun vuran, ve seçme hakkının sonuçlarını bile tanımayacağını söyleyen, devlet yöneticilerinin olduğu bir devlete, neden vergi verdiklerini sorgulayacak ve vergi vermek istemeyecektir.

Çığ gibi büyüyen işsizlikten, devlete ve emek örgütlerine inancı azalmış kitlelerin çaresizliğinden, kapitalist emperyalist sistem hemen yararlanıyor. Kapitalizmi tek seçenek gösterirken ulus devletlerin döneminin kapandığını da kurduğu soygun düzenini gösterip yıkılmasını salık veriyor. Her alanda her fırsatta savaş kışkırtıcılığı yapıyor. Emperyalizm ve uzantıları dünyanın her yanında düşman üretme yarışındalar.

Bu kötü gidişi önleyecek emek cephesinde, kızgın prekarya, öncü devrimci işçinin önderliğini bekliyor. Sol bu kadar ihtiyaç, bu kadar çaresiz ve bu kadar yüksek düzeyde, potansiyel güç olmamıştı. Dünyadaki tüm sorunların nedeni de bu.

Emeğin olmadığı yerde üretim olmaz, emeğin örgütlenip etkin olmadığı bir dünyada, ihtiyaç için üretim, bölüşüm için adalet de olmaz.

Ülkemize gelirsek, benzer olumsuzlukları daha derin yaşıyoruz. İlave olarak laikliğe karşı da büyük bir saldırı var. Siyasi yelpazenin solu çöktüğü için, bütün partiler sağa yöneliyorlar bu da ülkeyi daha da karanlığa sürüklüyor.

Bütün bu olumsuzluklara karşı, ilk antiemperyalist savaşı vermiş ve kazanmış tarihimiz, M.Kemal’in antiemperyalist ve laik devrimci öğretisi en büyük dayanağımızdır.

Yeni yılda, yeni emeğin öncülüğünde mutlaka sosyalist bir parti kurulmalıdır. Bunu gerçekleştirdiğimizde sınır tanımayan iktidarlar hizaya gelir, ulus devlet de güvenceye alınır. Sosyalist bir parti, başta CHP nin kuruluş felsefesinde, yeniden canlanmasını ve sağdan medet umar durumdan kurtulmasını sağlar. Tüm partiler denetlenebilir sorumlu ve kaliteli yönetimlere kavuşur. Emeğe saygı olunca kristalize olmuş emekçiler; sanatçı, bilim insanı etkinleşir, sanat ve bilim ürünleri kitlelere ulaşır. İnsanlar, doğru, güzel ve iyi ile beslenirler.

Tarımsal üretimimiz öncelenerek, işgücünün tarımda istihdamı sağlanır.

Emeğin etkisinin olmadığı bir ülkede/dünyada, ülke de dünya da olmaz.

2021 yılını çetin bir mücadele ile geçireceğimiz görülmektedir, ülkeyi karanlığa sürükleyenlerin nefesi kesilmiştir. Yurttaşlarımız ekonomik çöküntü yaşamaktadır. Emeğin örgütünü ve gücünü yükselterek, bu sınır tanımaz anlayışı püskürtebiliriz. Yeni yıl ülkemizin ve dünyanın aydınlığa çıkacağı mücadelenin meyvelerini toplayacağımız yıl olacak.

Hem umutlu hem coşkulu bir yıl olsun. Emeğin kıymeti, toprağın bereketi bilinsin