DEVLET AKLINA İHTİYACIMIZ VAR
Olacak iş değil.
Bütün kafası çalışanlar, bütün gerçek bilim insanları, bir kaç anarşist hariç neredeyse bütün solcular olağanüstü hal ilan edilmesini ve sokağa çıkma yasağının derhal konmasını istiyor.
Bu hikayeden önce sesimizi duyurmak için sokağa çıktığımız her seferinde üstümüze kolluk kuvveti gönderen adamlar; "oturun oturduğunuz yerde" diye bizi azarlayanlar sokağa çıkma yasağı koymaya karşı çıkıyorlar.
Kendisini düşünür sanan pek çok adama iki aydır söylüyoruz.
Virüsü durdurmak mı istiyorsunuz? Her şeyi durdurun! Zamanı durdurun! diyoruz.
Bu durdurmayı insanlar tek tek yapamaz. Biri durdursa diğeri ister istemez kendi zamanını devam ettirir. Böyle bir durdurmaya insanların gücü ve iradesi yetmez! Herkes kendi olağanüstü halini ilan etsin demenin hiçbir işe yaramayacağını biraz insansever biraz pratik zekası olan herkesin görmesi beklenir.
Sokağa çıkma yasağı çoktan ilan edilmeli ve zaman durdurulmalıydı. İnsanlar işten atılmayacaklarına karınlarının doyacağına elektrik ve sularının kesilmeyeceğine hastalanırlarsa evden el değmeden alınacaklarına güvenmeliydiler!
Çalışmayanların, evde kalanların kiraları ödenmeli faturaları ertelenmeli hizmetler devam etmeli internetleri açık kalmalı. Çöpleri toplanmalı. Bilimsel olarak steril edilmiş elbiselerle maskelerle teçhiz edilmiş işçi taburları evlere yiyecek ve benzeri günlük ihtiyaçları bırakmalı sokaklar soytarıca değil gerçekten dezenfekte edilmeliydi.
Bırakın işsizliğin artmasını devlet yepyeni ve kesinlikle yaşamsal çalışma alanlarında insan istihdam etmeye başlamalı, jandarmayı, polisimizi ve ordumuzu sokaklara adam dövdürmek için değil insanları gözetmek için salmalıydı.
Salgın bacayı sarmış, milli eğitim bakanımız çıkmış "efendim meslek liselerinde solunum cihazı üretecek kapasitemiz olduğunu düşünüyoruz bunun için arge çalışmalarına başlamayı düşünüyoruz" diyor. Bu devlet aklına mı delalet ediyor şimdi?
Ocak ayını saymayalım hadi. Ama Şubat ayı nasıl bir bela ile karşı karşıya kalındığını cümle aleme göstermişti.
Aşağıda dünyanın gün/vaka grafiğini görüyorsunuz. Bu da mı korkutmadı sizi? Alemlerin Rabbiinin sizi sakınacağını mı sandınız?
Solunum cihazı üretmek için arge çalışması yapmak şimdi mi aklınıza geldi? Ayrıca bu milli eğitim bakanının görevi mi?
Okey masasında oyuna dahil olmayıp da bedava çaya koşan yancı gibi akıl fikir veren Perinçek benzeri bazı tipler de sorumlu devlet adamcılığı oynuyorlar.
"Panik yaptırmayın siz virüsten de betersiniz, Amerikancısınız, devletin yıkılmasını mı istiyorsunuz!" diye kalay çekiyorlar millete.
Devlet kadar taş düşsün başınıza e mi! Ne devleti yıkmaya çalışması! Şu an en çok ihtiyacımız olan şey, hatta tek ihtiyacımız olan şey, otomatik olarak alarma geçecek gerçek bir devlet.
Hatta saygı duyulan, gerektiğinde ürküten ceberrut bir devlete ihtiyacımız var.
Evet gerçek bir devlete gerçek bir devlet aklına ihtiyacımız var!
Sokağa çıkma yasağının ekonomiye ve bütçeye getireceği yük, bu salgının bir hafta on gün sonra getireceği maliyetten çok daha düşük olacaktı.
Şu kadar ekonomiden anlayan gerçek bir vatansever gerçek bir devlet adamı bunu görürdü.
Bu kararı almaktan korktukları her saat yüzünden bir süre sonra alınsa da işe yaramayacağı bir kritik noktaya gelindi. Sokaktan toplayıp evlerine sokamadıkları insanları artık evlerden toplarlar.
O da bu insanlarımızı oradan alacak kadar korunmuş ekipler kurmayı akıl edebilirlerse...
"Rabbimizin dediği gibi hayır bildiklerinizde şer; şer bildiklerinizde hayır vardır" diyen bir devletimiz olduğu için ne kadar şanslı olduğumuzu artık kabir azabı çekerken aramızda hasbıhal ederiz.