Cem KIZILCEÇ: STALİN’İ YENİDEN OKUMAK
Stalin doğal olarak bu yazıda, iktidardaki bir sosyalist partinin lideri olarak iktidardaki komünist partisinin önderlik ettiği sosyalist akım ile işçi sınıfı hareketinin çok yakın bağlarla ilişkilenmiş olduğu bir durumdan hareket ederek, sosyalist hareket veya sosyalist akım yerine işçi sınıfı hareketi kavramını tercih ediyor. Bence bizim bu yazıdaki işçi sınıfı hareketi kavramını sosyalist hareket olarak okumamız Stalin’in görüşlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.
Stalin'in KENDİSİNİN de ifade ettiği gibi bu konuşmada temel yönelim doğru olmakla birlikte belirli bir şematik açıklama biçimi vardır. Marksizmin, sosyalist özne ile nesnellik arassındaki bağlantılar yani kapitalist toplumdaki insanın kör kapitalist maddi üretim tarafından belirlenen toplumsal partiği arasındaki ilişki çok daha karmaşık ve derinlemesine incelenmiş bir sorundur.
Aslında, Marx ve Engels’in kurmuş olduğu Marksizmin teorik sistemimin en merkezi bileşeni olan bilimsel sosyalizm, en genel bir ifade ile dünyada ve ülkelerde sosyalist akımın gelişme yasalarını aydınlatan ve bu akımın durumunu ve geleceğini aydınlatmaya çalışan, Marksist partilerin en önemli düşünsel silahlarından biri olan, bilimsel bir teorik sistem ve bilimsel bir disiplindir. Sosyalist partilerin iktidarda olduğu ülkelerde, Parti okullarında, üniversitelerde ve araştırma kurum ve enstitülerinde blimsel bir disiplin olarak öğretilmekte ve araştırılmaktadır.
En genel ifade ile söylersek, bilimsel sosyalizm vardığı bilimsel yargılara, Marksizmin görüş ve teorilerini dünya kapitalizmini, dünyadaki sınıfların hareketine , insan toplumunun toplumsal pratiğiniin analizi ve değerlendirmesi ile ulaşır. Aynı şekilde Marksist teorilerin belirli bir ülkenin nesnel tarihine, toplumuna, dünya ile ilişkilerine uygulanması, o ülkenin toplumsal partiğine uygulanması ile Marksizmin yerelleşmesi ve bilimsel sosyalizmin evrensel görüş ve teorilerinin yerelleştirilmesi ve zenginleştirilmesi sağlanmaktadır. Bunu Marksizmin Türkiyelileşmesi veya bilimsel sosyalizmin Türkiyelileşmesi de diyebiliriz.
Ayrıca bir kitaptan alınan bu parçada ciddi bazı çeviri ve yorum sorunları da vardır.
YAZI VE NOTLARIM SARI BOYALI YERLER BANA AİT
STALİN: ........bu yazı, yönetici yoldaşlarımız tarafından Rusya Komünist Partisinin daha önceki yazılan yazılarla birçok kez söylediklerinden farklı şeyler getirme iddiasında değildir. Bu yazı, Lenin yoldaşın temel görüşlerinin özet bir biçimde ve şematik bir açıklaması olarak görülmelidir.
TEMEL KAVRAMLAR
1. İşçi sınıfı hareketinin iki yanı
Siyasi strateji, tıpkı taktik gibi, işçi sınıfı hareketinin gelişmesi ile ilgilenir. Ancak bizzat işçi sınıfı hareketi iki unsurdan oluşur: nesnel veya kendiliğinden (kör) unsur ve öznel ya da bilinçli unsur.
Nesnel veya kendiliğinden/kör unsur, proletaryanın bilinçli ve düzenleyici iradesinden bağımsız olarak cereyan eden toplumsal ve siyasi süreçler grubunu oluşturur. Ülkenin ekonomik gelişimi, ülkede kapitalizmin gelişmesi, eski devlet iktidarının parçalanması, proletaryanın ve onu çevreleyen sınıfların kendiliğinden hareketleri, sınıflar arası çatışmalar vb. -tüm bunlar, gelişmesi proletaryanın iradesine bağlı olmayan olgulardır. Tüm bunlar bizim açımızdan nesnel yanı oluştururlar.
Cem, örneğin AKP gibi bir partinin yükselişinin açıklanması bu partinin izediği siyasi stratejiler veya ideolojisi ile açıklamak tek yanlı ve sorunlu olacaktır, bu partinin yükselişini açıklamak için dünya ve Türkiye’de kapitalizmin gelişmesindeki trendleri, açmazları, Türkiye’deki daha önceki sınıf mücadelelerini, ideolojik üstyapının duurmunu ve Türkiye’daki siyasi üstyapının durumunu yani nesnel süreçleri değerlendirmeden sadece öznel yana odaklanan bir değerlendirme bizi hatalı sonuçlara ulaştıracaktır.
Bazı sosyalist partiler “Türkiye’de birinci Cumhuriyetin yıkıldığını” bunun sorumlusunun burjuvazi olduğunu yazıyor, diğer bazıları bunun nedenini AKP’nin islamcı siyasal stratejisinin kurnazlıklarına bağlıyorlar. Bunlar Marksizmin inceleme ve araştırma yöntemiyle uygunsuz değerlendirmelerdir. Çünkü, bunlar dünyadaki ve Türkiye’deki nesnel tarihsel trendleri, sınıfları ve devlet yapısını ve Cumhuriyet’in kendi iç çelişmelerini ve açmazlarını değerlendirme dışı tutuyor.
Strateji araştırması (strateji veya Taktiğin belirlenmesi) temel olarak bu nesnel süreçlerle ilgilenmez, çünkü Strateji bunları ne ortadan kaldırabilir ne de değiştirebilir, sadece bunları hesaba katabilir ve bunlardan yola çıkabilir. Bu nesnel süreç ve trendler, Marksizmin teorisi ve Marksizmin programı tarafından araştırılan bir alandır.
Cem, burada Stalin örneğin Türkiye’nin Batılı ülkeler ile ekonomik ve politik ilişkilerinin gelişme trendini, Türkiye’deki farklı sınıfların durumunu, hegemonyacılığa karşı tutumunu, Türkiye’deki devlet yapısını, davelete hakim olan sınıfların hangileri olduğunu, Türkiye’deki siyasi partileri bunların sınıfsal yapıları, hangi sınıfları temsil ettiği, çeşitli politik olayların hangi ekonomik ve siyasi trendlerini yansıtan olaylar olduğunu, Türkiye’deki sendikaların ve sosyalist partilerin konumlanması, Türkiye’de kamuoyunda ve üstyapıda etkin olan akımları, düşünce trendlerini bu trendlarin ortaya çıkış koşullarını ve işçi sınıfı hareketi üzerindeki etkilerini içerir; v.b bir dizi gelişmenin Marksist açıdan değerlendirilmesini içerir. Bu trendllerin ve durumların değerlendirilmesi için hem uzun vadeli hem kısa dönemli durumların analizi gerekir. (Cem) Aslında Stalin’in burada sözünü ettiği hareketi bir ülkedeki sosyalist akımın nesnel yanı olarak da okuyabiliriz. Bir ülkede sosyalist akımın gelişme yasalarını incelemek için bu nesnel yanı incelemek büyük önem taşır. Bir ülkenin sosyalist yola girmesi için ne tür devrimlerin gerektiğini, bu devrimleri gerçekleştirecek sınıf ittifaklarını belirlemek dünyadaki ve Türkiye’de nesnel trendlerin araştırılması ve değerlendirilmesi ile ilgilidir. Çağımızın en ileri Marksist teorilerine ve bilimsel sosyalist teorileri temel alınmaksızın, işçi sınıfının siyasi ve ideolojik olarak bağımsız bir nesnel durum analizi yapılamaz. Bu yapılamadığı zaman bilimsel sosyalist partinin ideolojik ve siyasi bakımdan diğer partilerin etkisinden bağımsız bir asgari program ve siyasi stratejiler veya siyasi taktikler belirlemesi olanaksızdır.
Sosyalist partilerin bu nesnel durum analizi genellikle Parti kongrelerinde „Dünyada ve Ülkede Bugünkü Durum“ başlığı ile ele alınır. Bu aslında içinde bulunduğumuz alt çağın (dönemin) nesnel durumun ve bu nesnel temel üzerinde ortaya çıkan taleplerin değerlendirmesidir. Buna ülkede ve dünyada büyük resmin değerlendirmesi de denilebilir. İçinde bulunduğumuz dönemin en fazla öne çıkan iki tema barış ve kalkınmadır. Bu temaların değerlendirmesi durumu ve öne çıkan talepleri içeren bir analize dayanır.
Hareketin Öznel veya Bilinçli yanı
Ancak hareketin bir de öznel, bilinçli yanı vardır. İşçi sınıfı Hareketinin sübjektif yanını, hareketin kendiliğinden süreçlerinin işçilerin düşüncelerinde yaptığı yansımalar oluşturur, proletaryanın belirli bir hedefe doğru bilinçli ve sistematik hareketi oluşturur. Bizi ilgilendiren, hareketin tam da bu yanıdır , çünkü objektif yanın tersine, bu tamamen strateji ve taktiğin doğrudan yöneltici etkisine tabidir. Strateji, hareketin objektif süreçleri üzerinde herhangi bir değişikliğe yol açamaz, burada, hareketin sübjektif, bilinçli yanında ise, tersine, stratejinin uygulanma alanı geniş ve çeşitlidir, çünkü strateji, hareketi hızlandırabilir veya yavaşlatabilir, stratejinin kendi üstünlük ve başarısızlıklarına bağlı olarak hareketi en kestirme yola yöneltebilir ya da onu daha zor ve daha acılı bir yola saptırabilir.
İşçi sınıfı hareketini hızlandırmak veya yavaşlatmak, kolaylaştırmak veya zorlaştırmak -işte siyasi strateji ve taktiğin alanı ve uygulama sahası bunlardır.
2- Marksizmin teorisi ve programı nedir ?
Strateji araştırmasının kendisi, hareketin nesnel süreçlerinin araştırmasıyla uğraşmaz. Bununla beraber eğer stratejimiz ile hareketi yönetirken büyük ve hayati hatalar işlemek istemiyorsa, bu süreçleri çok iyi bilmek zorundayız. Hareketin nesnel süreçlerinin araştırılması ile herşeyden önce Marksizmin teorisi ve sonra da Marksizmin programı uğraşır. Bu nedenle stratejimiz tamamen, Marksizmin teorisi ve programının sonuçlarına dayanmalıdır.
Gelişmesi, yükselişi ve ölüp gitmesi içinde kapitalizmin nesnel süreçlerini araştıran Marksist teori, burjuvazinin devrilmesi ve iktidarın proletarya tarafından ele geçirilmesinin kaçınılmaz olduğu, kapitalizmin yerini, zorunlu olarak, sosyalizmin alacağı sonucuna varmaktadır.
Burada aslında Stalin Marksist teorilerin ürünü olarak oluşturulmuş olan Bilimsel sosyalizmin en önemli teorisini açıklıyor, ilk kez K.Manifesto eserinde ortaya koyulmuştur. (kapitalizmin yerini, zorunlu olarak, sosyalizmin alması teorisi)
Proleter strateji, ancak Marksizmin teorisinin bu en önemli sonucu çalışmanın temeli yapıldığında, gerçekten Marksist olarak adlandırılabilir.
Azami ve asgari programın diyalektik birliği
Teorinin vardığı sonuçlardan hareket eden Marksizmin programı; program maddelerinde bilimsel olarak formüle edilen proleter hareketin (CEM sosyalist partinin) hedeflerini saptar.
Program, ya kapitalizmin devrilmesi ve sosyalist üretimin örgütlenmesini göz önüne alarak kapitalist gelişmenin tüm dönemini kapsar ya da kapitalizmin gelişmesinde sadece belirli bir aşamayı, örneğin feodal mutlakiyetçi sistemin kalıntılarının yıkılarak kapitalizmin özgür ve daha gür gelişme şartlarının yaratılmasını kapsar. (Cem, işçi sınıfı önderliğinde demokratik devrim)
Buna uygun olarak program, biri azami, biri asgari program olmak üzere, iki kısımdan oluşabilir. Programın asgari kısmını kapsayan bir stratejinin, onun azami kısmını kapsayan bir stratejiden mutlaka farklı olacağı açıktır. Bir Partinin stratejisi ancak ve ancak, partinin faaliyetinde Marksizmin programında formüle edilen hareketin hedeflerini, (Cem Sosyalist devrim veya çeşitli tipte demokratik devrimler) kılavuz edinirse, gerçekten Marksist denebilir.
3- Strateji
Stratejinin en önemli işlevi, stratejimizi belirlemede önemli olan şey: a)işçi sınıfı hareketinin üzerinde ilerlemesi gereken temel yönü (doğrultuyu) belirlemek; b) bu temel doğrultu, işçi sınıfının programında formüle edilen amaçlara ulaşmayı sağlamalı ---bu doğrultuda ilerleme süreci boyunca----kendisi için en avantajlı olacak biçimde düşmana temel darbeyi nasıl ve ne şekilde vuracağını belirlemelidir.
Stratejik plan, tayin edici darbenin ve bu tayin ediici vuruşun olası en azami başarılı sonuçları vereceği doğrultuda örgütlenmesini başarmayı sağlayan bir plandır. Stratejide tayin edici vuruşun yönü doğru belirlenmediği takdirde söz konusu azami başarılı sonuçlar alınamayacaktır.
Siyasi stratejinin ana hatları, örneğin içsavaş döneminde Denikin’e karşı savaş zamanında askeri strateji ile bir analoji yapılarak kolayca çizilebilir. Denikin’in güçlerinin Tula yakınlarında beklediği 1919 yılının sonunu herkes anımsayacaktır. O sıralar subaylar ve askerler arasında; Denikin ordularına tayin edici darbenin hangi noktadan indirileceği konusunda ilginç tartışmalar oluyordu. Askeriyenin bir kesimi, esas darbenin doğrultusu olarak Çariçin-Novorossiysk hattının seçilmesini önerdi. Diğer kesim ise, tayin edici darbenin Voronej-Rostov hattı boyunca indirilmesini, bu hattan ilerleyerek Denikin ordularını ikiye bölmeyi ve sonra da parçaların her birini ayrı ayrı ezmeyi önerdi. Birinci planın, kuşkusuz, planın hedef tuttuğu Novorossiysk’in alınmasıyla Denikin ordularının geri çekilme yolunu kesmek anlamında olumlu yanı vardı. Ama bu plan bir yandan dezavantajlıydı, çünkü Sovyet iktidarına düşman olan illerden (Don Bölgesi) ilerlememizi öngörüyordu ve böylece ağır kurbanlar gerektiriyordu Öte yandan bu askeri strateji tehlikeliydi, çünkü karşı devrimci Denikin ordularına, Tula, Serpuhov üzerinden Moskova yolunu açacaktı. Esas darbe için tek doğru plan ikincisiydi, çünkü bir yandan ana grubumuzun, Sovyet iktidarına dost olan bölgelerden (Voronej vilayeti -Donetz Havzası) ilerlemesini öngörüyordu ve bu yüzden de çok özel kurban ve kayıplar gerektirmiyordu; öte yandan ise Denikin kuvvetlerinin Moskova üzerine yürüyen ana grubunun operasyonlarını baltalıyordu. Askerlerin büyük çoğunluğu, ikinci plandan yana olduklarını açıkladılar, ve böylece Denikin’e karşı savaşın sonucu belirlendi.
Başka sözlerle: Esas darbenin doğrultusunu belirlemek, tüm savaş dönemi içindeki askeri operasyonların karakterini önceden belirlemek demektir, yani tüm savaşın sonucunu onda dokuz önceden belirlemek demektir. Stratejinin görevi budur.
Aynı şey, siyasi strateji için de söylenmelidir. Rus proletaryasının siyasi önderleri arasında, proleter hareketin temel doğrultusu sorunu üzerine ilk ciddi çatışma, yirminci yüzyılın başlarında, 1904 Rus-Japon savaşı sırasında meydana geldi. Bilindiği gibi, o zamanlar Partimizin bir kesimi (Menşevikler), proleter hareketin Çarlığa karşı mücadelesin esas doğrultusunun, proletarya ile liberal burjuvazi arasında blok kurma çizgisi olduğunu savunuyorlardı, böylece son derece önemli bir devrimci faktör olarak köylülük stratejik plandan dıştalanıyor ya da hemen hemen dıştalanıyordu, (Cem. Burjuva demokratik karakterli) genel devrimci harekete önderlik etme rolü ise liberal burjuvaziye bırakılıyordu. Buna karşılık Partimizin diğer kesimi (Bolşevikler) ise, esas darbenin, proletarya ile köylülük arasında blok kurma çizgisi üzerinde gerçekleşmesi gerektiğini, genel devrimci hareketin önderlik rolünün proletaryada olması, liberal burjuvazinin ise tarafsızlaştırılması gerektiğini savunuyorlardı.