BÜYÜK SAVAŞLARIN KUTSAL YILDÖNÜMÜNDE
Güzel şeylerden söz etmemiz gerekir. Bu yıl en güzel haberler savunma sanayimizden geliyor. 100 yıl önce bin bir yokluk içinde savaşılan koşullardan, muharebede ölen her iki şehidimize karşı üçünün yokluk ve hastalık nedeniyle hayatını yitirdiği günlerden bugün aynı anda 750+ savunma projesini başarıyla yürütür hale geldik. Binbir komplo, sabotaj ve suikastle zaman yitirmemize rağmen ilerledik. Ambargolar bir yandan büyük sıkıntı ve kayıplara neden oldu ama diğer yandan azmimizi pekiştirdi. Belki de bunlara müteşekkir olmalıyız. Savaş gemilerimizi ve zırhlı araçlarımızı yapıyor ve düzinelerce ülkeye ihraç ediyoruz. Havacılıkta dev adımlar ardı ardına geliyor. En ufağından en büyüğüne kadar artık hemen her şeyi yapıyoruz, yapmadıklarımızı da yapabilecek kapasiteye geldik. Bunları ihraç ediyoruz çünkü birçok kalemde en kalitelisi bize ait. 1930'lardan beri taş taş üzerine konarak geldiğimiz noktada on binlerce mühendis ve teknisyenimiz harika işler yapıyor. Bunlar partiler üstü meselelerdir. Bunlara inanmayan, “ama motorunun vidası ithal, biz zaten yapamayız” diyen gafilleri özgün tasarımlarla her boyda imal ettiğimiz deniz, hava ve kara motorlarına bağlayıp çevirirken vidalarını kulaklarına, bir yerlerine filan tıkmak geliyor içimden. Üstelik çoğu akılları sıra ilerici geçinen dümbüklerdir. Eh, ne yapalım, bunlar da toplumuzun acınacak bir parçası, aşağılık kompleksi içinde kıvranan zavallılardır. Savunma sanayiinde ilerleme, bütün diğer sanayi dallarında da gelişme sağlıyor, ar-ge yaygınlaşıyor. Bu konuda geri kalmasaydık vaktiyle Misak-ı Milli sınırlarımızdan taviz vermezdik ama oldu. Şimdi önümüze bakacağız ve toprak peşinde koşarak değil, dostluklarımızı pekiştirerek ilerleyeceğiz. Emeği geçen herkese teşekkürler. Yokluk içinde savaşarak bize bugünleri görme olanağını yaratan atalarımıza ise minnettarlığımız sonsuzdur.