ALAETTİN HACIMÜEZZİN : MİKROPLAR BİYOSFERİ ŞEKİLLENDİRİYOR

ALAETTİN HACIMÜEZZİN : MİKROPLAR BİYOSFERİ ŞEKİLLENDİRİYOR

               Mikroplar Hücreleri Sentezleştirip Biyosferi Şekillendiriyor.
                        (Mikropların becerisi onların sanki görevidir.) 

Gelecekteki tıbbi pratiğin büyük kısmı bir tür bakteri bahçıvanlığı olacak. -- Bir bilim olarak mikrobiyoloji 1600‘lerin sonlarına doğru Antonia van Leeuwenhoek tarafından, bakterileri görebilecek kadar güçlü bir mikroskobu icat ettiğinde kuruldu. Ama Amerikalı Carl Woese liderliğindeki biyologların, BAKTERİ benzer bir mikroorganizma grubu olan ARKELER’in DNA’sının bakterilerden kökten farklı olduğunu ilk lkez anlamaları neredeyse 400 yıl sonra oldu. Bu keşif Hayat Ağacı’nın temel düzenleme biçimini ve bizim hayatın erken dönemdeki evrimi ile ilgili görüşümüzü tartışmaya açtı. HAYAT AĞACI; türlerin ve tür gruplarının biribiriyle soy ilşkisini gösteren dalların oluşturduğu bir diyagramdır. Woese’den sonra üç genişleyen yaşam alanı kaldı: BAKTERİLER (farklı bir hücre çekirdeği olmayan mikroplar), yeni tanımlanan ARKELER  (yapısal olarak bakterlere benzerler ve bunların da çekirdekleri yok) ve ÖKARYA (Bir çekirdeği olan bütün yaşam biçimlerini-protistler, mantarlar, hayvanlar, su yosunları vs. bitkileri-içine alır. DNA karşılaştırmaları şu sonucu ortaya çıkardı: Ökarya örneklerinin çoğu beden olarak büyükken-bu bizim gördüğümüz neredeyse başka herşeyi dışarıda bırakacak önem verdiğimiz özelliktir, bakteriler, arkeler, tıpkı yaşamın kökeninden bu yana olduğu gibi, sayı ve kültürel dağılım bakımından hakimdir. -- Mikroplar mineralleri yaratır ve biriktirirler. Organik kimyasal maddeleri parçalar ve salgılar, bitkilerin büyümesini  etkilerler. Her yerdedirler, zehirli atıkları temizlemek, güneş ışığından gelen enerjiyi toplamak ve suyu karbonla birleştirmek için topluca hazırdırlar. Gıda zincirinin temelinde hüküm sürerler. Kısacası gezegenimiz, mikrobiyolog Roberto Kolter’in bir zamanlar biyosferi anlatırken söylediği gibi, “Görünmez bir dünya tarafından şekillendirilmiştir.”
Mikrobiyal dünyadaki genetik çeşitlilik yaşamın çok farklıdır. DNA dizilimi bakımından insanla, patates, en benzemez bakteri türlerinin birbirine olan yakınlığından çok daha yakındır. Bakteri hücrelerinin, yakından bağlantılı olsun olmasın, diğer hücrelerin genlerini seçip almasının pekçok yolu vardır. Ortada DNA parçalarını toplama konusunda yüksek teknik beceri göstererek, virüslere ev sahipliği yapan büyük organizmalarının hücrelerine DNA transferi sırasında retrovirüslerden aşırarak ve nihayet, iki hücrenin bir araya geldiği ve kendi DNA’larının benzer kısımlarını değiş tokuş ettiği, şaşırtıcı derecede karmaşık bir oprasyonla, birleşme yoluyla bunu başarırlar. (Yarım Dünya s:119)

BİZİM İLAVEMİZ:  

BAKTERİLER (farklı bir hücre çekirdeği olmayan mikroplar). Yeni tanımlanan ARKELER (yapısal olarak bakterlere benzerler ve bunların da çekirdekleri yok) gezegendeki yaşamın başlangıcından itibaren ilk olduğu anlaşılıyor. Mikropların ve arkelerin sentezleme özelliklerinden ötürü. Ve şu anda okyanusların diplerinde bile mikroorganizmalar olduğuna göre bütün gezegenin hakimidirler ve her yerdedirler.
ve ÖKARYA (Bir çekirdeği olan bütün yaşam biçimlerini-protistler, mantarlar, hayvanlar, su yosunları vs bitkileri-içine alır.)
a) İnsanoğlu organik olarak hangi kategoriye giriyor?
b) Mikroplar mineralleri yaratıyor.
c) Gezegenimiz-Roberto Kolter’in deyişiyle - “Görünmez bir dünya tarafından şekillendirilmiştir, mikropların figüranlığı sayesinde.''
d) “DNA transferi sırasında retrovirüslerden aşırarak ve nihayet, iki hücrenin bir araya geldiği ve kendi DNA’larının benzer kısımlarını değiş tokuş ettiği, şaşırtıcı derecede karmaşık bir oprasyonla, birleşme yoluyla bunu başarırlar.” Bu bilgi çerçevesinde -vücüdumuzda dahi hücrelerimizin 10 misli mikrop olduğu bilindiğine göre-bilim insanlarına çok araştırmalar düşüyor.
e) Yaban Hayvan Pazarlarında pazarlanan (yarasa gibi) hayvanlarda bulunan bir virüs cinsinin yaban hayvan etinden insana geçtiği ve bize uyum sağlayamadığına tanık oluyoruz diye yorumlar var. (“09 nisan 2020 BİLGİ NOTU : Ekosistemi Bozan insanoğluna Coronavirüsten Mektup” yayınlamıştık. )
f) HÜCRE : Boyutları milimetrenin yüzde bir veya ikisi kadar olan hücre, bilinen en karmaşık yapılardan biri. Düşündüğümüz, hareket ettiğimiz, acıktığımız yahut üzüldüğümüzü hissetttiğimiz zaman hücreler hep işin içine girer. “Hücre”, Latince ( “küçük oda “ anlamındaki sözcükten) adını vermişler. Yaşayan dokuda içi sıvı doludur. (Prof.Dr.Kadircan Keskinbora.HTB. sayı 251.s:11) -- Hücre içindeki o sıvının insanın her adımından etkilenmesine sürekli tanık olmaktayız.
-- İnsan vücudu trilyonlarca hücreden oluşuyor?:
medium.com › i·nsan-vücudunda-37-tri·lyon-hücre-bulunuyo...
 g) HÜCRELER VE MİKROPLAR : Bir insan vücudunun 10 katı kadar da florada yaşayan, çoğunluğunu bakterilerin oluşturduğu mikroorganizma bulunur. Mikroorganizmalardan izole edilmiş bir insan yaşamının devam ettirilebilirliği mümkün görülmemektedir. İnsan ile mikroorganizmaların birlikteliği temelde ikiye ayrılarak incelenebilir. Bunlar, birliktelik esnasında insan vücudunun zarar gördüğü durum ile insan vücudunun herhangi bir şekilde olumsuz olarak etkilenmediği, aksine çoğu zaman yarar sağladığı durumdurhttps://www.bibliomed.org/mnsfulltext/1/1-1422383762.pdf?1611000337
  h) “YAŞASIN MİKROPLAR “ 04.04.2016‘da yayınlamıştık: KİTAP ÖZETİ : Aysu Uygur-İlker Öztop-Alp Sipahigil’in yazdıkları “BİLİM KAZANI” Bu konu Harvard Mikrobiyoloji ve immunobiyoloji’den doğma araştırmacı DR.DENİZ ERTÜRK ile tartışılmış; “Vücudumuzda yer edinmiş, orada yerleşik hayata sahip bir sürü mikrop var. Mikropların hepsinin hastalık yaptığını düşünmek yanlış bir algı. Biz doğduğumuz andan itibaren bu mikroplarla büyüyoruz; karşılıklı etkileşim içindeyiz. Mikroorganizmaların sayısı kendi vücudumuzdaki hücrelerden 10 kat daha fazla.Yani 100 trilyon kadar organizma yaşıyor vucüdumuzda ve bunların çoğu  bize çok faydası olan bakteriler. Bugüne kadar mikrobiyoloji alanında yapılan çalışmalar genelde patojenik, yani hastalık yapan bakteriler üzerine yoğunlaşmıştı. Vücudumuzda yaşayan faydalı bakterilerin olduğu biliniyordu ama derin araştırmalar yoktu. Son on yıldır yapılan araştırmalar gösteriyor ki, bu mikrobiyotanın sağlığımıza olan etkileri sandığımızdan daha fazlaymış. Bu mikroorganizmaların bize birçok faydası var, sindirime faydası var. Bizim üretemediğimiz birçok enzimleri, hormonları kimyasalları üretebiliyorlar, bağışıklık sisteminin gelişmesini sağlıyorlar ve patojenik bakterilerin bizde hastalık yapmasını engelliyorlar. Bu mikropların birçok faydası var; sindirimimize faydası var, bağışıklık sitemimizin gelişmesini sağlıyorlar. Hastalık yapmadıkları için bağışıklık sistemimize sadece öğretici bilgiler yolluyorlar ve onların gelişmesini sağlıyorlar, hastalık yapmadan. Bir çeşit aşı gibi düşünebilirsiniz onları. Örneğin, çok çocuklu ailelerde, evde hayvan besleyen ailelerde, çiftlik ortamında büyüyen çocuklarda, alerji astım gibi hastalıkların daha az görüldüğünü görüyoruz. Çünkü bu çocuklar küçük yaşta çok fazla mikropla tanışıyor ve vücutlarında yaşayan mikrop çeşitliliği daha geniş oluyor. Vücudumuzdaki bakterilerin toplamı bizden aşağı yukarı 100 kat daha fazla gen çeşitliliğine sahip. Dolayısıyla bizim üretemediğimiz bazı enzim, hormon ve kimyasalları üretebiliyorlar. Bunlar da bizim enerji kullanmamıza ve yağ depolama mekanizmalarımıza etki edebiliyor. Marketlerde artık probiyotik yoğurtlar satılıyor. Onların da kesinlikle bağışıklık sistemimize olumlu etkileri var. Süreki y o ğ u r t , p e y n i r  gibi şeyler tüketmeliyiz.”
ı )MİKROPLAR HK TAVIR NE OLMALIDIR :

1) Uzakdoğuda, Güney Asya'da ve tüm dünyada yaban hayvan pazarları kaldırılmalı
2- Avcılık yasak edilmeli.
3- Gelişmiş ülke kentlerinde ideal yöntem 500 metrede bir çocuk parkları, büyükler parkı, ilköğretim okullarında belirli aralıklarla orman içinde kamplar, eğitimler, geziler-çiftliklerde yaşayanlar gibi mikroplarla haşırneşir olmaları ve -tabiri caizse-sağlık aşısı olmaları hedefleniyor. Bunu öğrenince neredeyse “Yaşasın mikroplar “diyesimiz geliyor.
4)- Yararlı bakterilerin sürekli desteği için (yani pozitif becerisi için ) peynir ve  kefir ve/veya yoğurt, her gün  tüketilmesi gerekir.
 5)- Hastalık yapan mikropların tedavisi ancak hekim kontrolü ile mümkündür. Ratgele antibiyotik kullanımı insan vücudundaki yararlı bakterileri de sükuta uğratır.
6)-a) Hayvan etinden geçen hastalıkları önlemek için çok iyi pişirilmesi gerektiğini konu uzmanları belirtiyorlar.
b) El temizliği ve korunma önlemlerini bugün de yarın da unutmamamız gerekir.


                                                        Alaettin Hacımüezzin
                                        İZÇEP (İzmir Çevre Gönüllüleri Platformu)