Mehmet Tanju Akad: 19 MAYIS DÜNYA TARİHİNİN ÖNEMLİ BİR OLAYIDIR

19 MAYIS Sadece Türkiye’nin değil, Dünya tarihinin önemli bir olayıdır.

Keza, 19 Mayıs yalnız ulusal kurtuluş hareketimizin değil, aynı zamanda büyük Türk inkılabının da başlangıcıdır. Birinci Dünya Savaşı’nın mağrur galipleri yenilenlere beş adet adaletsiz ve intikamcı antlaşma imzalattı. Bunlar Paris’in beş banliyösünün adını taşır. Bunlara sözde barış antlaşmaları demek hatalı değildir çünkü hiç birisi barış getirmedi ve savaş farklı biçimler alarak sürdü. Almanlar Polonyalılar, Türkler Yunanlılar ile savaştılar. Macaristan kısa süren bir iç savaşa sürüklendi. Versay Antlaşması Almanya, Sevr Türkiye, St. Germain Avusturya ile imzaladı. Trianon Antlaşması da Macaristan'ı parçaladı. Nihayet Bulgaristan ile Neuilly Antlaşması yapıldı. Sevr Antlaşması Mustafa Kemal liderliğindeki Türk İstiklal Harbi ile çok kısa sürede yırtılıp atıldı. Bu olay Versay'ı en ağır bir aşağılanma olarak gören Almanya'da ve dünyada büyük yankı yaptı. Daha sonra Versay da Naziler tarafından çiğnenecek ve galipler bunun adımlarını seyretmekle yetineceklerdi.

.....

Mustafa Kemal Samsun’a çıkarken istiklalin yanı sıra, kuşkusuz ki bunu yeni bir rejimin ilk adımı olarak da görmekteydi. İstiklal, yeni rejimi kurmanın ilk ve olmazsa olmaz adımıydı. Ayrıca, İstiklal Savaşı’nın prestiji olmasaydı, Mustafa Kemal inkılapları gerçekleştiremezdi.

.....

Ne var ki her devrimin kaçınılmaz bir karşı-devrimi vardır ve bu devrimlerin ilk günlerinden itibaren varlık bulur. İstiklal Harbi’ndeki gerici isyanlar bunların ilk adımlarıydı. Bastırıldı ama yok edilemedi. Nihayet 1930’dan itibaren etkileri artmaya başladı, 1950 bir dönüm noktası oldu. Bundan sonra karşı devrim emperyalistlerle kolkola gelişti. Devrim ile karşı devrim arasındaki ilişki her ülkede farklı, çok karmaşık biçimler alıyor. Bazen doğrudan, bazen dolaylı oluyor. Bu nedenle kendilerini devrimci olarak görenler bir dizi tuzağa düşmekten kurtulamıyor. Bunun Rusya’da veya Çin’de aldığı biçimler çok büyük dersler içerir. Bizdekiler de içerir, tabii bunları görmek gerekir. Devrim ile karşı devrim arasında sonsuz bir dans vardır. (Eski solcu deyimiyle devrim-karşı devrim diyalektiği. Tabii burada diyalektik kelimesinin pek bir anlamı yoktur. Kullanınca bir katkı sağlamıyor. Karşılıklı ilişki desen de aynı şey.)

.....

Türk İstiklal Harbi’nin uzun ve karmaşık karşı devrimi, birçok aşamasında Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanma süreçleriyle iç içe geçmiştir. Bu süreçte sadece ülkedeki işbirlikçi güçler değil (örneğin Hilafet Ordusu, Anzavur, Çerkez Ethem vs.), Ermeniler, Rumlar (Pontus dahil), PKK, Fethullah ve Türklerden çok sayıda hain de kullanılmıştır. Hiç bitmeyecek bir mücadeledir ve batılıların yardımıyla üzerimize saldıranlar şimdiye kadar ödediklerinden de ağır bedeller ödeyeceklerdir. Ama akıllarını başlarına almayacaklarını geçmişten biliyoruz. Sonuçta iş dönüp dolaştı, Suriye, Irak, Libya (ve dahi Filistin’in) parçalanması günümüzde tekrar yakıcı sorunlarımız haline geldi. Gelecekte de olacak. Savaş çok farklı biçimler alacak ama bitmeyecek.