ZEYNEL COŞAR : SARIKAMIŞ HAREKATI VE BİLMEMİZ GEREKEN GERÇEKLER 12

ZEYNEL COŞAR : SARIKAMIŞ HAREKATI VE BİLMEMİZ GEREKEN GERÇEKLER 12

                                TAARRUZLAR VE KIZIŞAN SAVAŞ-1

Sarıkamış üzerine kitap yazanlar en başta “Bir mermi atmadan, 90 bin asker  şehit edildi” sözünü kafalarına yazdıkları için Sarıkamış’ta Türk Ordusu’nun yaptığı çok önemli savaşı ve taarruzları hiç dikkate almazlar. Hiç bir şey olmamış gibi yaparak Enver Paşa’ya küfür ederek yola devam ederler. Her neyse biz gelelim işin gerçeğine. 25/26 Aralık gecesi Türk Ordusu’nu Sarıkamış’a indirip savunmasız haldeki karargahta düşmanın ana damarını kesmesi gerekirken, pikniğe giden adamlar rahatlığıyla saatlerin, hatta  dakikaların bile önem arz ettiği anlarda tam tersini yaparak emirleri hiçe sayıp  “Canım   Sarıkamış’a bu akşam değil, yarın sabah gideriz.” Koca koca alaylara da  “Çocuklar hadi siz  bu gece Kızılkilise’ye geriye gidin, sabah gelirsiniz.” diyecek gaflete düşenler, 26 Aralık sabah nasıl bir hata yaptıklarını gördüler. “Su uyur düşman uyumaz” Ata sözünü o sabah anladılar ama iş işten geçmişti. Sabah saat onda zar zor  gece konakladıkları çukurdaki  ormanlık alanda dışarıya çıkar çıkmaz  yoğun bir makineli tüfek ve küçük dağ topu, tüfek  atışıyla karşı karşıya kaldılar. Çünkü  Ruslar gece yaşanan  durumu öğrenir öğrenmez, aşağıda Aras vadilerinde kamyonlarla sabaha karşı yukarı Sarıkamış sırtlarına önemli sayıda asker getirip mevzilendirmişlerdi. 26 Aralık sabahında ormandan çıkacak Türkleri bekliyorlardı. Sabah vakti Türk ordusu ormandan çıkar çıkmaz doğu ve batı tarafındaki tepelerde ateş yağdırdılar.
… 9. Kolordu için 26 ve 27 Aralık günü yaşananlar bir çıkmazın gelip dayandığı gün oldu. Yukarı Sarıkamış’a yerleşen 9. Kolordu çaresiz ve etkisiz bir karşılıklı atışlarla kilitlenip kalmıştı. Bu iki gün için söylenecek fazla bir şey yoktu. Çerkezköy’ün 1,5 km. kuzeybatısında bulunan 9. Kolordu’nun durumu hakkındaki rapora göre  “Ordu komutanı karargah subaylarıyla saat 08.00’de gözetleme yerine çıkarak ilerideki kıtaları bizzat gözetlemeye başlamıştı. Muharebe gayet cansız devam ediyordu. 10. Kolordu’dan bilgi alınamamıştı. (Genelkurmay. Başk. age. say .454)
… 10. Kolordu Allahuekber dağlarında Başköy’e inmek için çabalıyordu. En son 27 Aralık günü 3. Ordu Karargahı’na gelen Hafız Hakkı habercisi,10. Kolordu’nun Başköy’e geldiğini ama askerin çok yorgun olduğunu, ayaklarda donmalar,  kayıplar ve firarlar nedeniyle iki gün dinlenip düzene konularak öyle savaşa dahil olacaklarını söyler. Enver Paşa “ Hayır derhal zor durumda kalan 9. Kolordu’nın doğu/sol kanadına  gelip savaşa dahil olun“ emrini verir. Ama kimse gelmez. Çünkü 10. Kolordu’nun 27 Aralık günü gelecek mecalleri yoktu.
... 11.Kolordu bölgesinde ise Azap-Sanemer-Zanzak hattında Galip Paşa, Ruslarla bazı noktalarda temasa geçerek muharebeler yaptı. Ama Galip Paşa,  Rusların kuzeye kuvvet kaydırma hamlelerini göremedi. Yukarıda, yani kuzeyde ki 3. Ordu Karargahı ile  hiçbir teması olmadı. Bir haberci, bir atlı bile göndermedi. Ne Enver Paşa ile “Yahu siz orada ne yapıyorsunuz, haliniz durumunuz nedir?“ diye sormuyordu. Böyle bir durum dünya askeri tarihinde görülmüş bir şey değildir. Sözün kısası 11. Kolordu belirlenen savaş  planına göre değil, Galip Paşa’nın kafasın göre savaşıyordu. Ruslar, 11. Kolordu’nun kararlı atılgan olmayan halini görünce, ana kuvvetlerinden bir kısmını Sarıkamış üstüne ve  batı yönde Kötek-Yeniköy ve Bardız hattına büyük ölçüde silah ve asker kaydırıyorlardı. Bereket 10. kolordu’ya bağlı 32. Tümen 26 Aralık günü, Oltu’dan geriye gelerek saat 15.00'te Bardız’a ulaşmıştı. 32. Tümen Komutanı kahraman Abdulkerim Paşa, askerini dinlendirmeye fırsat bulamadan savaşa koştu. Yeniköy Çakırbaba dağı eteklerinde Akmezar-Çakırbaba-Çilhoruz  hattında Rusları saldırıları ile zor durumda kalan 9. Kolordu’ya bağlı 28. Tümen’in yanına koştu. Ruslar bu hatta çok önem veriyorlardı. Eğer Bardız’a ulaşsalar Türk ordusunun iki Kolordusunun geri çekilme yolunu kesmiş olacaklardı. Bu da çok tehlikeli bir duruma yol açardı. Onun için Abdulkerim Paşa on gün boyunca bu hattı büyük kahramanlıklarla tuttu ve düşmana geçit vermedi. Türk Ordusu 4-5 Ocak günkü çekilmesinde her hangi bir zorlukla ve saldırıyla karşılaşmadan Bardız’a geldi.
28 Aralık 1914 :
... 10. Kolordu Komutanı Hafız Hakkı Bey, bugün  Allahuekber dağlarını aşan askerlerini kısa yürüyüşle 9. Kolordu ile birleştireceğine 30. Tümeni  daha aşağılarda ki Selim istasyonuna baskına gönderdi. Böyle bir hedefe ulaşmak için askeri, kış günü uzak bir mesafe yürüttü. İlçede  halkla temas ettiklerinde bura halkının Türk ahali olmaları nedeniyle ilçeye baskından vazgeçmişler. Askerler yürüyüşlerde çok yorulmuş ve fazla döküntü ve firar vermeye başlamıştır. Gece uğradıkları köylere ısınmak için evlere giren erler bir daha geri dönmeyerek birliklerinden kopmuşlardır. Halbuki daha önce demiryolunun tahribi için gönderilen avcı birlikleri yolu havaya uçurup ulaşımı kesmişlerdi. Boşu boşuna askeri Selim’e kadar yorup gece karanlığında çok sayıda kayba neden olmuşlardır. Bu gün Sarıkamış’ta yangınlar çıkmıştır. İstasyon bölgesinde dumanlar yükselmeye başlamıştır. Türk ordusu komutanları bu yangınları “Rus ordusu çekilecek onun için mühimmatlarını ve depolarını yakıyorlar” şeklinde yorumlanmıştır. Belki de Ruslar aldatmaca için yangınları çıkartmış da olabilirlerdi.
... 28 Aralık günü 11. Kolordu tarafından bugün şiddetli savaş olmuştur. 18. Tümen, takip ettiği bir Rus alayına sisli bir havada yakalamış ve sis kalktığında birbirinden habersiz olarak gereğinden daha çok yakınlaşan iki taraf şiddetli bir çatışmaya girilmiştir.“           

… Taraflar birbirini yakından görerek çok şiddetli bir ateş muharebesine başlamışlardı. Düşman sanıldığı gibi geri çekilmemiş, mevzilerini inatla savunmuştur. Kıtaların şiddetli saldırıları ve süngü hücumlarıyla akşama doğru Rus kıtaları Zars doğusundaki mevzilere çekilmek zorunda kalmışlardır . Tümen bu gün biri binbaşı olmak üzere 117 şehit ve 12 subay, 497 er yaralı vermiştir. … 34. Tümen : akşama kadar yapılan muharebelerde Ardos dağı sırtları ele geçmiş, Zanzak bölgesinde ise düşman kuvvetleri direnmekte devam etmişlerdi. 33. Tümen geride kaldığından 34. Tümen’in kuzey yanındaki birlikleri ilerleyememişti. Tümenin bugünkü kayıpları çok ağır olmuştur.” (Genelkurmay Başk. age. say.456-457)
General Nikolski  yazdığı kitabında ayrıntılı olarak  bugünü şöyle anlatılır. “ …15(28) Aralık sabahından itibaren muharebeler yeniden başlamıştır. Ancak Türkler bugün genel bir taarruza teşebbüs etmemişlerdi. Muharebeler karşılıklı müsademeler şeklinde sürüp gitmişti. Albay Bukterof; Yukarı Sarıkamış köyünde iki kulübeyi ele geçirmek için uğraşmakta ancak, iki dağ topçusunun desteklemesine rağmen buna muvaffak olamamakta idi. (Sarıkamış’a yeni birliklerin geldiğini anlatır) 15 Aralık akşamına doğru Sarıkamış’a 1. Koban Plaston Tugayı ile birlikte General Perjevalski de gelmiş ve Sarıkamış müfrezesinin komutanlığını üzerine almıştı. Generalin gelişiyle Sarıkamış’ta ki durum kuvvetlenmiş ve müfreze artık kritik durumdan kurtulmuştu. Müfereze mensuplarının hem kendilerinin kurtulacağına ve hem de Enver Paşa’nın mağlup edileceğine inançları kesinleşmişti. (11 Kolordu Bölgesi) Bütün gece boyunca bu cephede ; Sanamir ve Horasan ‘dan Tayhoca’ya kadar olan mevzilerde muharebeler cereyan etmiştir. Türkler şiddetli olarak taarruz etmekte idiler. Horasan civarındaki muharebeler süngü muharebelerine dönüşmüştür. Türkler her yerde büyük zayiata uğrarken erattan da çok sayıda yaralanmalar olmuştur. 100 kadar er ve erbaş esir edilmiştir.” (Nikolski.age.2 9-30)
Nikolski bunları söylerken Maslofski kitabında Berhman’ın Yudeniç’e gönderdiği bir emirden bahseder. Bu iki anlatımı karşılaştırdığımızda Rusların durumunun özellikle Aras vadilerinde ki mevzilerde hiçte iyi olmadığı anlaşılıyor.“ … Bilhassa bu dakikadan itibaren ağır ve uzun ve müz’iç (usandırıcı) olan Sarıkamış harekatı pek çok ve ağır buhranlariyle gerginliğin en yüksek derecesini bulmuştu. General Berhman tarafında 15 /28 Aralık 1914 tarih ve 946 numaralı olarak General Yudeniç’e gönderilen telgrafnamenin süratidir : Türklerin Sarıkamış havalisinde şiddetli şekilde mukavametleri ve düşman karşısında mevzilerde bulunan kıtatlarımıza yolların uzaklığı hasebiyle erzak ve ekmek gönderilmemekte olması beni ricat için emir vermeğe mecbur etti. Bugün akşam karanlığı zamanı, şimdi düşmanla muannidane (inatçı) muharebe eden 39. Fırka ile bilitilaf Karaurgan’a ve bedahu Sarıkamış’a doğru ricate başlamalarını emreyledim.” (Maslofki.age.say.116) Bu emirde Rusların 11. Kolordu bölgesinde de durumlarının zorda olduğunu göstermektedir. Türk ordusu firar ve kaçkınlarını tutabilseydi ve Yukarı Sarıkamış bölgesini kaybetmeseydi, Aras vadisinde 11. Kolorduyla daha sıkı bir bağ kurarak, haberleşip yukarıdaki gelişmeleri bildirerek, ona göre mücadele verilseydi, çekilme kararı alan Rus ordusu kısa sürede bölgede direnişini sürdüremez ve Kars tarafına çekilebilirdi.” ( ZEYNEL COŞAR, Gerçeklerin Işığında –SARIKAMIŞ HAREKATI, say.294-296)