ZEYNEL COŞAR : ALIN SİZE İŞSİZLİĞE BİR ÇÖZÜM

               TERSANELERDE YENİ VE ESKİ TÜRKİYE ARASINDAKİ FARK

Deniz Ticaret Odası 2019 Sektör Raporuna Göre Gemi İnşa Sanayimiz.
Deniz Ticaret Odası yıllık sektör raporlarını hazırlayan değerli uzamanlar, Gemi İnşa Sanayi ve Tersanelerini anlattıkları bölümün başına, şu çok önemli altı noktaya sürekli vurgu yaparlar.

Konuya şöyle başlarlar. “… Gemi İnşa Sanayi desteklendiği ve geliştirildiği bütün ülkelerde  
1-Bağlısı yan sanayi sektörlerinde hızlı bir gelişim oluşturan. 
2- Döviz girdisi sağlayan. 
3- Bölgesinde nitelikli iş gücünü arttıran. 
4- Bölgesel ticaretin gelişmesine, büyümesine ve güçlenmesine yardımcı olan. 
5-Bölgede yaşayan insanların refah ve kültürel düzeyini yükselten. 
6- Yan Sanayi ile birlikte önemli bir istihdam potansiyeli yaratan, stratejik bir ağır sanayi koludur.” 
Ne kadar güzel değil mi? Tersanelere önem verilse, yoğun emek gerektiren bu sektörümüzde yüz binlerce işçi çalışır olacaktı. Halktan toplanan vergilerimiz yani paracıklarımız, imar rantları, akıl almaz büyüklükte ki inşaatlar için birkaç şirkete su gibi akıtılmasa, betona ve toprağa gömülmese, dövize endeksli köprülere 750 milyar dolarlar harcanmasa, tersanelere sadece onların yüzde biri kadar destek verilse, Türkiye tersanelerinde istikrarlı bir şekilde 100 bine yakın işçi çalışırdı. Uluslararası tersanecilikte “Bir tersane işçisi piyasaya ve yan sanayinde yedi işçiye iş verir” kuralı vardır. Demek ki 100 bin tersane çalışanı piyasada 700 bin kişiye iş verecektir. Topla tersanelerimizde ve yan sanayiyi de eder 800 bin kişi. Bu kadar insan ekmek yer, beyler gibi geçinirdi. Ama ne yazık ki AKP İktidarı tersanelerimize, Gemi Yapım alanına gereken desteği vermedi. Bu alanda Türkiye’nin çok önemli insan birikimi vardır. Sektör içinde yetişen çok değerli işveren, teknik personel ve bilgi birikimli işçi vardır. Dünyada milyarlarca ton yükün %95’i deniz taşımacılığıyla yapılmaktadır. 1998 yılından itibaren Çin ekonomisinin yükselmesi ile büyüyen dünya üretim ve ticaretinde, malları limanlara ulaştırmak için deniz taşımacılığını görülmemiş oranda artırdı. Yüklerin taşınması için gereken gemiler, tüm dünya tersanelerinde büyük oranda yeni gemi inşa ettirme, sipariş verme girişimine sebep oldu. Türk tersaneleri de bu siparişlerden nasibini aldı. Çok sayıda tersane yapıldı. Tersanelerimiz mevcut kapasitelerini artırarak, gelen gemi siparişlerini  tamamlayıp, teslim etme çabasına girdiler. Hızla yükselen tersaneciliğimiz, alınan gemi siparişlerini zamanında tamamlayıp, gemi inşası bakımından 2008 yılında tarihinin en yüksek noktasın ulaştı. Amerika’da başlayıp, dünyaya yayılan ekonomik krizden dolayı armatörler, siparişlerini iptal etmeye başladılar.

Çin, G. Kore, Japonya başta olmak üzere bir çok ülke hükümeti, tersanelerinin aldığı gemi siparişlerinin iptal edilmemesi için armatörlerle doğrudan temas kurdu. Kızaktaki gemilerin yapım işinin durdurulmaması ve verilen siparişlerin iptal edilmemesi için devlet, bizzat kendi kefil olarak anlaşma yaptı.” Bak arkadaş sen eğer bu gemileri satamazsan ben devlet olarak alacağım” sözünü verdi, anlaşmasını yaptı. Böylece bu ülkeler tersanelerini iflastan kurtararak gemi inşa sanayilerini koruma altına aldırlar.

Ama bizde böyle olmadı, tersanelerimiz sahipsiz bırakıldı. GİSBİR Başkanı Kenan Torlak başta olmak üzere tersaneciler ağladı, sızladı ama seslerini duyuramadı. Üstelik çözümler yerine azarlar işittiler. Armatörler  siparişlerini iptal ettiler. ''Kızaklardaki gemilere, bir kilo sac bile işlemeyin öylece bırakın” dediler.

Sonuçta  2008-2009 yıllarında Tuzla başta olmak üzere, Yalova, K. Ereğli, 35 bin kişinin çalıştığı Tuzla ve diğer bir çok tersanelerde, on binlerce işçi işsiz kaldı. Bir yıl sonra 35 bin kişinin çalıştığı tersanelerde, çalışan  sayısı 5 bine düştü. 100 bin kişinin çalıştığı yan sanayi iflas etti.

DTO’nın 2019 Sektör Raporuna göre: 1995–2001 yılları arasında toplam 836.000 DWT’luk 166 adet geminin teslimini gerçekleştiren Türkiye tersaneleri, 2002-2007 arasında 3.051.000 DWT büyüklükte 443 gemi teslim etmiştir. 2013-2019 yılları arasında tonajı 780 bin DWT olup, teslim edilen gemi adedi sayısı 122 olmuştur. Sadece   2019 yılında teslim ettikleri tonaj 130.169 DWT gemi sayısı ise 21’dir” (Kaynak Deniz Ticaret Odası 2019 Sektör Raporu)  

Her gün geçmişi durmadan karalayan hükümet yetkililerine, şu basit hesabı göstermek yeter. 1995-2001 yılı arasında yedi yılda toplamda 836 bin DWT gemi üretilmiş ve teslim edilmiştir. Bunun yıllık tonaj ortalaması 119.428 DWT’dur. Yıllık adet sayısı ortalaması ise 23 tane gemi demektir. Peki sizin  tabirinizle, Yeni Türkiye’de  son yedi yılda ne olmuş? Yedi yıllık üretilen ve teslim edilen  toplan tonaj 790 bin DWT. Bu  toplamının yıllık değeri 112.657 DWT. Gemi adeti ortalaması ise 17 adettir. Bu kadar basit.

Her zaman dediğimiz gibi, Türkiye’de gemi inşa sanayi çok güçlü bir altyapıya sahiptir. Emek verilse, gereken mali destek ve devlet teminatları olsa, gemi sanayii büyük atılımlar yapardı. Bugün tonaj olarak üç dört milyon DWT gemi üretir kapasiteye çok rahat gelebilirdik. Ama olmadı. Koster Filomuz çöktü. Sahip çıkan yok. Suriyelilere 60-70 milyar dolar harcandı, bu  gidişle yıllarca daha da harcanacaktır. Suriyelilere harcanan paranın onda biri tersanelerimize harcansaydı; şimdi 60-70 bin kişi çalışır olacaktı. Yan sanayilerle bu rakam 500 bin kişi olurdu. Çok basit, işte işsizliğe somut bir çözüm. 

Son yıllarda MİLGEM Projesi çerçevesinde Pendik Tersanesi ve Gölcük tersanesinde denize indirilen askeri gemiler göğüs kabartıcıdır. Türkiye Gemi Sanayimizin özellikle en modern tekniklerle çalışıp, 75 bin DWT gemileri yaptığımız Pendik Tersanesi, ileri işçi birikimi ve tecrübesiyle bu atılımın motoru oldu. 1994-1995 yıllarında verdiğimiz mücadelelerle özelleştirmecilere teslim etmediğimiz Pendik tersanesinde, sivil ve askeri tecrübe birleşince harikalar yaratılmaktadır. Pendik Tersanesi'nde önce Korvet tipi dört askeri gemi ve şimdi planlanan dört fırkateynin ilki Anadolu Fırkateyini, yakın zamanda Pendik kızaklarından denize indirildi. Gölcük Tersanesi de aynı şekilde Denizaltı tipi gemilerde çok ileri adımlar attı.

Yat sanayimiz zaten dünya çapında üretim yapıyor. Türkiye Yat İnşa Sanayi'miz  dünya üçüncülüğünü kimseye bırakmıyor. Bu kadar ileri birikimle çok şeyler yaparız. Ama yeter ki paralarımız inşaata, Suriyelilere ve gereksiz işlerle israf edilmesin, yerli yerinde harcansın. Gerisi kolay.

                                                                            Zeynel Coşar- 31 Ocak 2021