EYYÜP ALTUN: TÜRKİYE – ABD ARASINDAKİ ÇELİŞME

Amerika Birleşik Devletlerinin 1915’te yaşananları "soykırım" olarak tanımlaması kaçak güreşi tercih ettiğinin resmidir. 1915’te yaşananların bir soykırım olmadığını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Perinçek davasında ortaya koymuştu. İsviçre'deki Lozan Sulh Ceza Mahkemesi, 2007 yılında Ermeni Soykırımı'nı "uluslararası bir yalan" olarak nitelendirdiği için Doğu Perinçek'i "ırk temelinde ayrımcılık" suçunu düzenleyen İsviçre Ceza Yasası'nın 261. Maddesi uyarınca cezalandırmıştı. Perinçek’in avukatı Federal Mahkemeden sonuç alamayınca AİHM’e başvurdu. AİHM 2013'te verdiği kararda, İsviçre yerel mahkemesinin Perinçek'in ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar verdi. Karar metninde ayrıca "soykırım” ayrıntılı bir şekilde tanımlanarak, hukuki bir kavram olduğuna dikkat çekilmiş ve karara gerekçe olarak da 1915 olaylarının hukuki tanımıyla ilgili akademik camiada genel bir uzlaşma olmadığı belirtilmişti.

Özetle AHİM, 1915’te yaşananların Ermenilere dönük bir soykırım olduğuna dair bilimsel bir kanıt bulunmadığını vurgulamıştı. Üzerinde herhangi bir akademik ve hukuksal fikir birliği bulunmayan bir tarihi olay hakkında aleyhte söz söylenmesinin cezai yaptırıma uğramasının Avrupa yasalarıyla bağdaşmayacağını net bir şekilde ifade eden AHİM raporunda 1915’te soykırım yapıldığına dair bir ifade yer almadığı gibi “Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır” diyen Perinçek’i suçsuz bulmuştur.

Sadece bu değil; bilindiği üzere 1919’da İşgal altındaki İstanbul’da İttihatçılara yönelik kurulan mahkemede de, İngilizlerin ve Amerikalıların çabalarına karşın soykırım yapıldığına dair bir karar alınamamıştır. Aralarında yüz yıllık bir zaman farkı bulunan her iki mahkemede soykırım yönünde karar alınamamasına karşın ABD’nin “soykırım yapılmıştır” nitelemesi başka türlü açıklanmalıdır.

Son altı yılda Türkiye’nin ABD çıkarlarıyla uyuşmayan politikalara yönelmesi bu emperyal ülkenin soykırım yönünde bir karar almasında etkili olmuştur. Şöyle ki, Türkiye’nin Suriye’de bir oldubittiye izin vermemesi, Akdeniz’e uzanmayı amaçlayan Kürt koridorunun yapılan operasyonlarla durdurulması, PKK’ye dönük yurt içindeki etkili karşı saldırılar, Fetullah Gülen Cemaatinin (FETÖ) çökertilmesi, Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğal gaz kaynaklarına karşı geliştirilen ulusal politikalar, S400 füze savunma sisteminin ülke topraklarında konuşlandırılması, Rusya başta olmak üzere Asya ülkeleriyle yakınlaşma ve Azerbaycan-Ermenistan savaşında Türkiye’nin SİHA katkılı desteği bölgede etkinlik kurmaya çalışan ABD projelerini sekteye uğratmıştır.

ABD 1915’te Osmanlı ülkesinde Ermenilere dönük bir soykırımın söz konusu olmadığını pekâlâ bilmektedir. Buna karşın görüşmeler yoluyla hizaya çekilemeyen Türkiye’nin çeşitli saldırı politikalarıyla durdurulabileceğini düşünmektedir. Soykırım kararı bu politikalardan sadece biridir. Türkiye-ABD arasındaki çelişkiler dikkate alınırsa bu karşılıklı hamlelerin bir süre daha devam edeceği varsayılabilir.