DÜNYA MARKSİST PARTİLER FORUMU TOPLANDI

DÜNYA MARKSİST PARTİLER FORUMU TOPLANDI

Dünya Marksist Partiler Forumu'na 100'den fazla parti katıldı: 'İnsanlık davasına hükûmet partisi olarak omuz vereceğiz'

Çin Komünist Partisi önderliğinde yapılan Dünya Marksist Partiler Forumu’nda Bilimsel Sosyalizme önemli katkılar yapıldı. Türkiye’yi Vatan Partisi’nin temsil ettiği forumda emperyalizme karşı insanlık cephesinin kurulacağı ilan edildi.   

Dünya Marksist Partiler Forumu, Pekin merkezli olmak üzere çevrim içi şekilde

28 Haziran’da yapıldı. 70’i aşkın ülkeden 100’den fazla siyasi partinin katılımcı olduğu ve 300’den fazla temsilcinin iştirak ettiği forumda Bilimsel Sosyalizm adına önemli katkılar yapıldı. Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) önderlik ettiği foruma Çin Devlet Başkanı Xi Jinping mesaj yolladı.

Vietnam’dan İspanya’ya, Küba’dan Mısır’a kadar geniş katılımcıların olduğu forumda Türkiye’den yalnızca Vatan Partisi davet edildi. Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek forumda dünyanın dört bir yanından katılan yüzlerce katılımcıya, “21. Yüzyılda Bilimsel Sosyalizmin Çağdaşlaşması ve Yerlileşmesi” başlıklı bir konuşma yaptı.

 

‘İNSANLIK, TARİHİN YOL AYRIMINDA DURUYOR’

Xi Jinping foruma gönderdiği mesajında dünya çapındaki Marksist siyasi partilerin yoğun araştırmaları ve ortak çabaları sayesinde, 21. yüzyılda Marksizm’in sürekli olarak yeni alanlar açtığını vurguladı. İnsanlığın bir kez daha tarihin yol ayrımında olduğunu belirten Xi, bir yüzyıl boyunca görülmeyen derin değişimlerin dünya çapında hızla geliştiğini söyledi.

Xi, ÇKP'nin diğer ülkelerdeki Marksist siyasi partilerle fikir alışverişini ve diyaloğu güçlendirmeye, kendi ulusal koşullarını ve zamanın şartlarını göz önünde bulundurmaya ve Marksizmi zenginleştirmeye hazır olduğunu açıkladı. Xi, insanlık için ortak bir geleceğe sahip bir toplum oluşturma sürecinde Marksizmin daha büyük bir hakikat gücü göstermesini istediğini söyledi.

 

SOSYALİZM YOLUNDA ŞAŞMAZ KARARLILIK

Xi, Marksizmin giderek yeni bir canlılık gösterdiğini söyledi. Xi, ÇKP'nin Marksizmin temel ilkelerini Çin'in kendine özgü koşulları ve Çin'in incelikli gelenekse kültürüyle bütünleştirdiğini, böylece Marksizmi Çin bağlamına ve döneme uyarladığını ve Çin’e özgü sosyalizm yolunda şaşmaz kararlılıkla ilerlediğini vurguladı. Çin Devlet Başkanı aynı zamanda diğer Marksist partilerle ilişkileri geliştireceklerini belirtti.

 

‘ULUSLARARASI ADİL DÜZENE LİDERLİK EDELİM’

Oturumun açılış konuşmasını yapan Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Uluslararası İlişkiler Bakanı Liu Jianchao, “Uluslararası güvenliğe ve adil bir düzene hep beraber liderlik etmeliyiz.” dedi. Liu, tarihin gelişimine bakıldığında Sosyalizmin milli değişkenlere uygulandığı zaman ülkedeki değerleri ortaya çıkaran bir doğasının olduğunu belirtti. İnsanlığın ortak kader düşüncesinin insanlığın içinde bulunduğu krizlerden kurutuluşa hizmet ettiğini belirten Liu, Sosyalizmi doruklara ulaştıracak çabaya önderlik etmeleri gerektiğini söyledi. İnsanların ihtiyaçlarına karşılık verilmesi gerektiğini de vurgulayan Liu, “Tüm insanlığın mutluluğu için çabalamalıyız.” ifadelerini kullandı.

 

‘ABD HEGEMONYASININ SONU GELDİ’

Filistin Halk Partisi Genel Sekreteri Bassam Salhi dünyada büyük değişimler olduğunu ve Çin'in deneyiminin, Bilimsel Sosyalist temelde ekonomik mucize yarattığını belirtti. ABD hegemonyasını sonunun geldiğini vurgulayan Salhi. “Bizler yeni uluslararası düzenin kurulmasından sorumluyuz. ABD ve NATO'nun başını çektiği dolar hegemonyasına bağlı düzene alternatif, hegemonyacı olmayan yeni para sistemi ihtiyacımız var.” ifadelerini kullandı

 

‘YALNIZCA SOSYALİZM BAŞARABİLİRDİ’

Mısır Sosyalist Partisi Genel Sekreteri Ahmet Şaban kalkınmanın yalnızca sosyalizmle mümkün olabileceğini söyledi. Barışçıl, ortak çıkarı temel alan uluslararası düzen ve insani kalkınmayı tesis etmeleri gerektiğini vurgulayan Şaban, “Bugün ABD emperyalist bir şekilde dünya düzenini sürdürmeye çalışırken Çin buna karşı çıkıyor.” dedi.

 

ABD SALDIRGANLIĞINA KARŞI İŞBİRLİĞİ VURGUSU

Forumda konuşma yapan Rusya Federasyonu Komünist Partisi Merkez Komitesi Başkanı Gennadiy Zuganov Amerikan faaliyetlerinin tüm devletleri tehdit ettiğini belirterek, “Bugün dünya kapitalizmin çöküşüne çok hızlı ilerliyor. ABD daha da saldırganlaşıyor, NATO’yu bir yöne yönlendiriyor ve yeni silahlı ortaklılar kuruyor. Bu yüzden bizlerin işbirliği çok önemli.” ifadelerini kullandı. Kapitalizmin gelişmeye giden tek yol olduğu fikirlerinin Çin’in pratiğiyle yanlışlandığını aktaran Zuganov, Çin’in bu sayede alternatif yaklaşımlar geliştirdiğini söyledi. Zuganov birlik çağrısı yaparak, “Karşılıklı ilişkileri geliştirip vahşi kapitalistlere karşı zafer kazanacağız.” dedi.

 

‘MARKSİZİM İNSANLIK DÜŞÜNCESİNİN EŞİĞİDİR’

Vietnam Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri Nguyen Phu Trong konuşmasında dünya ölçeğindeki zorluklara karşı beraber mücadele vereceklerini söyledi. Marksizmin insanlık düşüncesinin yeni bir eşiği olduğunu belirten Trong, “Marksizm, tarihte kendini kanıtlamış, yetkin bir ideolojik silahtır.” ifadesini kullandı. Sovyetlerin dağılmasının sosyalizmin hatası olmadığını vurgulayan Trong “Bu yüzdendir ki sosyalizmi benimseyen birçok ülke hala varlıklarını sürdürüyor ve Çin gibi sosyalizmin değerini kanıtlamışlardır.” dedi. 21. yüzyılda Vietnam’ın Marksist değerleri ülkeye uygulamaya devam ettiğini de belirten Genel Sekreter “Çin, Küba, Laos, Vietnam ve diğer sosyalist fikrin güçlü olduğu ülkeler Marksizm’in canlılığını gösteriyor. Marksizm gerçeğin avantajına sahiptir.” ifadelerini kullandı.

 

‘NEOLİBERALİZME ALTERNATİF ÜRETMEK GÖREVİMİZDİR’

Küba Komünist Partisi Merkez Komitesi Üyesi Rosario Penton, Amerikan emperyalizmine karşı sosyalist düşünceyle nasıl mücadele ettiklerini anlattı. Penton, “Küba’ya özgü sosyalizm, durmak bilmeyen çalışmalarımızla güçlenmektedir.” dedi. ABD’nin zafiyet kolladığını belirten Penton, “Amerika, Küba’nın kendi gücüyle kurduğu bir egemenliği kabul etmiyor.” ifadelerini kullandı. Farklı bir toplum yaratmak istediklerini de belirten Penton, “Toplumu bölme yönünde Amerika’nın birçok denemeleri oldu. Ancak başaramadılar. Neoliberalizme alternatif üretmek 21. yüzyılın bütün devrimci unsurlarının görevidir.” dedi.

 

‘AFRİKALILAR DEVRİMSEL DEĞİŞİMLER YAŞADI’

Güney Afrika Komünist Partisi Genel Sekreteri Solly Mapaila, özellikle Çin ile geliştirilen ilişkilerle Afrika’nın kalkındığını vurguladı.

Teknolojik ve endüstriyel gelişmelerin, Sosyalizm’in en önemli başarılarından biri olduğunu belirten Mapaila, “Halkımız geliştirilen ilişkilerden büyük yayarlar sağlamıştır, eğitimde ve insan hakları konusunda devrimsel değişimler yaşamıştır.” ifadelerini kullandı. Mapaila, sömürücü zihniyet uzun zamandır Afrika’yı pençesine aldığını da hatırlattı.

 

‘HALKIMIZIN PARALARI SİLAHLARA GİDİYOR’

ABD Komünist Partisi Eş Lideri Rossana Cambron, ülkesindeki sistemi eleştirdi. Cambron, ABD’deki sağlık sektörünün insanlık açısından vahim durumda olduğunu söyledi. ABD’deki pek çok insanın evsiz ve işsiz durumda olduğunu belirten Cambron, “Amerikalılar en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyorlar. Göçmenler ise çok kötü durumda. Üniversiteler çok pahalı.” dedi. Cambron, ABD halkının parasının daha fazla silah almak için diğer emperyalist ülkelere verildiğini söyledi.

Sosyalizmin sosyal ve iktisadi çelişkilere tümüyle bilimsel yaklaşmak olduğunu belirten Cambron, “Kopyala yapıştır reçeteler sosyalizm içerisinde barınamaz.” dedi. Emperyalizmi yenmek için uluslararası işbirliği vurgusu yapan Cambron,

“Barış, adalet gerektirir. Bu dönemde uluslararası adil bir düzeni her ulusun katılımıyla yaratmalıyız.” ifadelerini kullandı.

 

VATAN PARTİSİ GENEL BAŞKANI DR. DOĞU PERİNÇEK’İN KONUŞMASI

Değerli Yoldaşlar,

Dünya Marksist Partiler Forumu’nu selamlıyorum.

 

BİLİMSEL SOSYALİZMİN ÇAĞDAŞLAŞMA VE YERLİLEŞME TARİHİNDE ÜÇ AŞAMA

Bilimsel Sosyalizmin tarihi, aslında çağdaşlaşma ve yerlileşme tarihidir.

Bu tarihi üç aşamada özetleyebiliriz:

Bir: 19. Yüzyılın Avrupa merkezli ve işçi sınıfı eksenli devrim pratiği ve teorisi (Marx ve Engels).

İki: 20. Yüzyılın Dünyalılaşmış, Ezilen Millet eksenli devrim pratiği ve teorisi (Lenin ve Mao Zedung).

Üç: 21. Yüzyılın dünya ölçekli ve insanlık eksenli, esas gücü devletlerin oluşturduğu devrim pratiği ve teorisi.

Bilimsel Sosyalizm, 19. Yüzyılda Avrupa’da doğdu. Diğer kıtalar dünya devrim hareketinin kenarında kalıyordu. Bu nedenle Marx ve Engels’in devrim teorisi, Avrupa merkezli ve işçi sınıfı eksenli idi. 1871 Paris Komünü, bu teoriyi doğruladı. Ancak işçi sınıfının iktidarı üç ay sürebildi.

Dış ticaret çağındaki kapitalist ülkeler, dünya ölçeğindeki sömürüden elde ettikleri kazançlarla kendi ülkelerindeki işçi sınıfını yatıştırdılar ve bir anlamda burjuva milletin parçası haline getirdiler. Bunun üzerine Marx ve Engels, hayatlarının son dönemlerinde gözlerini Doğu’ya, özellikle Rusya, Türkiye ve Çin’e çevirdiler.

 

BİLİMSEL SOSYALİZMİN 20. YÜZYIL DEVRİM PRATİKLERİNDE ÇAĞDAŞLAŞMASI VE DÜNYALILAŞMASI

Kapitalizmin emperyalizm dönemine girmesiyle birlikte proletarya ile burjuvazi arasındaki çelişme ikinci plana düştü. 20. yüzyılda devrim odağı Ezilen Dünyaya özellikle Asya’ya kaydı. Lenin, bu koşullarda “Gerici Avrupa İlerici Asya” tahlilini yaptı.

Rusya da, aslında bir köylü ülkesiydi ve Ezilen Dünyanın parçasıydı. Nitekim Sovyet Devrimi, 1917’den 1945’e kadar hep emperyalizmle çarpıştı ve 1930’a kadar millî demokratik devrim karakterindeydi.

20. Yüzyılda devrim, Avrupa sınırlarının dışına çıkarak çağdaşlaştı, yerlileşti ve dünyalılaştı. Türkiye’nin 20. Yüzyılın başlarındaki Millî Demokratik Devrimini diğer Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinin devrimleri izledi.

Mao Zedung önderliğindeki Çin Devrimi, çağın ve Çin’in gerçekleri zemininde ilerlediği için başarıya ulaştı ve ayakta kaldı.

Bu süreçte Rusya’da Lenin’in ve Çin’de Mao Zedung’un önderliği, Marksizmin çağdaşlaşması, yerlileşmesi ve dünyalılaşması pratiğine damgasını vurdu.

Öte yandan 1950 sonrasında Sovyetler Birliği ve denetimindeki ülkelerde kapitalizme geri dönüş süreçleri yaşandı. Mao Zedung, bu pratiği inceleyerek, üretim araçlarının esas olarak kolektifleştirilmesinden sonra bile, kapitalizme geri dönüş tehlikesinin devam ettiğini saptadı. Geri dönüşün önderliğini devlet ve parti yönetimindeki “kapitalist yolcular” yürütüyordu.  Sosyalizmin inşasında devrimi sürdürme teorisi, bu büyük tecrübe temelinde inşa edildi.

 

BİLİMSEL SOSYALİZMİN YERLİLEŞMESİ YA DA MİLLİLEŞMESİ

1990 sonrasında Sovyetler Birliği’nin dağılması, yeni bir döneme yol açtı. ABD emperyalizmi, Ezilen ve Gelişen Dünya ülkelerini devletsizleştirme hedefine yöneldi. Millî devletlerin küreselleşmeye direnişi, çağdaşlaşma ve yerlileşmenin yeni itici gücü oldu. Emekçiler de esas olarak millî devlet mevzisinde mücadele ettiler.

Bilindiği gibi, Lenin, emperyalizmin sonul eğiliminin devletsizleştirmek olduğunu ortaya koymuştu. Çünkü millî devlet, silahlı güçleriyle, gümrükleriyle, millî pazar üzerindeki egemenlikleriyle, millî paralarıyla, kamu iktisadî kuruluşlarıyla, tarıma yaptıkları desteklerle emperyalist sömürüyü sınırlıyordu. ABD’nin Küreselleşme stratejisi, bu engelleri yıkmayı öngörüyordu.

Ekonomik boyuta gelince, yaşadığımız dönemde Bilimsel Sosyalizmin yerlileşmesi, Dolar Saltanatına dayanan haraç sistemine karşı mücadele içinde gelişti. Her devlet, millî ekonomisini savunduğu ve millî para sistemini koruduğu ölçülerde bu mücadeleye katıldı.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında adım adım oluşan Dolar Saltanatı, kapitalizmin rekabet dönemindeki eşdeğerlerin değişimini temelden yıktı. ABD parasıyla bir sent bile etmeyen beyaz kağıt parçası dünya piyasasında 100 dolar değerinde malla değiştiriliyor. ABD’nin tefeci sermayesi, bu yoldan bir haraç sistemi kurmuştu. ABD’nin silahlı gücü, bu düzenin zor gücünü oluşturuyordu.

 

GÜNÜMÜZÜN HEGEMONYACILIĞA KARŞI İNSAN ODAKLI DEVRİM STRATEJİSİ

21. yüzyılda emperyalist kapitalizmin bütün insanlığı ezen, sömüren ve yabancılaştıran bir Mafya Diktatörlüğüne dönüştüğünü görüyoruz. Bu koşullarda Xi Jinping Yoldaşın saptadığı gibi, insanlığın “ortak gelecek toplumu” oluşmuştur.

Artık tek tek ülkelerde ve bütün dünyada devrimin güçleri, yalnız işçi sınıfını değil, bütün halkı ve bütün insanlığı kucaklıyor.

Devrimin düşmanı, ABD’nin merkezinde olduğu “emperyalist mafya” diyebileceğimiz çok dar bir zümredir. Bu zümre, insanı emeğine, ürününe, topluma ve hatta cinsiyetine bile yabancılaştırmaktadır. Emperyalist sistemin insanla ve doğayla çelişmesi, kadını erkek, erkeği kadın yapma girişiminde bulunacak kadar şiddetlenmiştir.

Liberalizm, ikiz kardeşi olan hümanizmi katletmiştir. Artık Hümanizm bayrağı, insan odaklı sosyalizmin elindedir.

Artık devrim stratejisi, ABD hegemonyacılığına ve haraç sistemine karşı bütün insanlığı ve devletleri birleştirmeyi öngörüyor. Tek tek ülkelerde devrim, bu cepheleşmenin ülkeye yansıması temelinde gelişmektedir.

Bugün öncelikli hedef, küresel tefecilerin, başka deyişle küresel mafyanın özel mülkiyetini temizlemektir.

Dikkat edilirse günümüzde dünya devrimin esas gücü, bağımsızlık isteyen Devletler olmuştur. Buna şaşırmamak gerekir, çünkü devletler örgütlü güçtür ve silahlıdır.

Gelişen ve Ezilen Dünyadaki ülke içi saflaşma da, millî devlet eksenindedir. Millî devletin esas gücü, emekçi halktır. Milleti oluşturan diğer sınıflar da küçük sermaye ve mülk sahiplerinden büyük sermayeye kadar millî devletin güçleri içinde yer alıyorlar.

Devletlerin hegemonyacılığa karşı mücadelesi, silahlı, ekonomik ve siyasal cephede yürütülmektedir.

Silahlı cephede halen, Suriye, Türkiye ve Rusya devletlerinin ABD hegemonyacılığına karşı mücadelesi bütün sıcaklığıyla devam ediyor.

Ekonomik cephede, özellikle Çin ve Hindistan’ın ekonomik ilerleyişleri başı çekiyor.

Siyasal cephede, bütün dünya devletleri yanında, Batı Avrupa devletleri ve hatta NATO’nun bazı üyeleri bile ABD hegemonyasına karşı mücadele içindedirler.

Bugün işçi sınıfı, kendisiyle birlikte bütün sınıfları ortadan kaldıracak sınıf olması nedeniyle ve insanlığı ortak bir gelecekte birleştirdiği için, devrimin önderidir.

 

SONUÇ VE GELECEK UFKU

Bilimsel Sosyalizm, çağdaşlaşarak ve yerlileşerek önümüzdeki devrimlere yön veriyor. Bizler artık Marx, Engels, Lenin veya Mao’dan teori üretmelerini bekleyemeyiz. Bilimsel Sosyalizmin teorisini içine girdiğimiz devrimci pratiklerde bizler üreteceğiz.

Koronavirüs salgını, Kapitalizmin Hümanizmi öldürdüğünü gösterdi.

 İnsanlığın Ortak Gelecek Toplumu oluştu. Hümanizm bayrağı, Bilimsel Sosyalist partilerin elinde yükseliyor.

ABD’nin Dolar Saltanatı yıkılmaktadır ve silahlı gücü dünya hegemonyası iddiaları için yetersizdir. Dünya ekonomisinin lokomotifi artık Asya’dadır.

Çağımız, Millî Demokratik Devrimler ve Çin örneğinde sosyalizme açılma çağıdır.

Yükselen kamucu uygarlık, insan merkezlidir, hümanisttir, paylaşmacıdır ve özel girişimi toplumsal çıkara hizmet ettiği ölçülerde değerlendirir.

Bilimsel Sosyalizm, zulme ve sömürüye karşı mücadeleye yol gösterme görevini çağdaşlaşarak ve yerlileşerek yürütebilir. Bu mücadelede kilit sorun, öncü partilerin kendi milletlerini ve emekçilerini seferber ederek iktidara gelmeleridir.

Biz Vatan Partisi olarak, bugün ABD emperyalizmine karşı savaşın ön cephesinde olan Türkiye’nin tarihsel bir fırsat dönemine girdiğini saptıyoruz. Bütün insanlığa söz veriyoruz: Önümüzdeki yıllarda insanlığın büyük davasına Türkiye’den hükümet partisi olarak katkıda bulunacağız.

Yürekten dayanışma duygularıyla sizleri selamlıyor ve saygılar sunuyorum.

 

FORUMDA KONUŞMA YAPAN PARTİLER

Çin Komünist Partisi

Vatan Partisi

Rusya Federasyonu Komünist Partisi

Mısır Sosyalist Partisi

Portekiz Komünist Partisi

Vietnam Komünist Partisi

Güney Afrika Komünist Partisi

Moldova Cumhuriyeti Sosyalistler Partisi

Arjantin Komünist Partisi

Belarus Komünist Partisi

Brezilya Komünist Partisi

Şili Komünist Partisi

Bohemiya ve Moravya Komünist Partisi

Hindistan Komünist Partisi (Marksist)

Kazakistan Halk Partisi

Kenya Komünist Partisi

Kırgızistan Komünist Partisi

Meksika İşçi Partisi

Uruguay Komünist Partisi

Avustralya Komünist Partisi

Lao Halk Devrimci Partisi

Bangladeş Komünist Partisi (Marksist-Leninist)

Belçika İşçi Partisi

Irak Komünist Partisi

Nepal Komünist Partisi

Filistin Halk Partisi