Cem KIZILÇEÇ: 15 temmuzun dayandığı sınıfsal güçler ve direnen güçler
“işçi sınıfının politik eğitimi ülke içi ve dünyada ortaya çıkan tüm
gelişmelerin arkasındaki sınıfsal güçlerin kavranmasını içerir.” (Lenin)
“Her bağımsızlık kavgası veya ulusal biçim kazanan çatışma aslında bir sınıf kavgasıdır.”(Marx)
Darbe planının içerde dayanmayı hesapladığı asıl sınıfsal güç uluslararası mali sermaye ile içiçe olan ve siyasi devlet üzerinde etkisi zayıflayan işbirlikçi tekelci burjuvaziydi. (TÜSİAD)
Darbe girişimi uluslararası mali sermaye güçlerinin Ortadoğu - Türkiye stratejik planları ile içerde Siyasi güçleri dağılma süreci içindeki eski devlet sınıflarının çıkarlarının içiçe geçmesinin bir sonucuydu.
FETÖ cülerin darbe planı muhtemelen Amerika ve Batıdan---darbede başarı sağlandığı takdirde--- mutlak siyasi destek geleceği hesabına dayandırılmıştı. Henüz darbe planına CİA nın doğrudan katıldığına dair bir ipucu yok. Fakat ipucu olmaması siyasi analizi engellemiyor.
Darbenin daha önceden Amerika ve Batıda da planlanan hedefi askeri ve sivil bürokrasiyi yıpranmış olan eski Batıcı Atatürkçü unsurlardan tümüyle temizleyecek yerine (FETÖCÜ SİVİL-ASKER BÜROKRASİ) ılımlı Atatürkçü ılımlı islamcı, ılımlı seküler Batıcı bir askeri-bürokratik sınıfın hakimiyetini getirecekti. Bildirideki ‘Cumhuriyetin Kazanımlarını Koruyacağız’ ifadesi bu planın parçasıydı.
Siyasi güçleri dağılma süreci içinde olan eski devlet sınıfları A) geleneksel Batıcı Atatürkçü askeri bürokratik sınıf (Bu sınıf yeni bir ideolojik makyajla ve yeni bir misyonla yeniden iktidara gelmiş olacaktı) B) işbirlikçi tekelci büyük burjuvazi.
Bu iki sınıfın güçleri yeniden devlet iktidarının kumanda odasına gelmiş olacaktı.
Böylece Türkiye üzerindeki dizginsiz Batı boyunduruğu bir dönem daha uzatılmak istendi. Batıyla biriken tüm sorunlar çözülecekti. Fakat bu tarihin bugünkü gelişme trendine (emperyalizmin ve hegemonyacılığın zayıflaması) ve Türkiye'nin genel burjuvazisinin sınıfsal çıkarlarının taleplerine çarpıp tuz ile buz oldu.
Halk kitlelerinin ve bürokrasinin bir bölümünün demokratik sezgilerle darbeye kahramanca direnmesi darbeyi bastıran önemli bir etkendi.
Türkiye üzerindeki ağır Mali ve NATO Batı boyunduruğu bugün de sürüyor.
Fakat bir farkla, bugün dış politikada ve çeşitli alanlarda kısmi belirli derecede özerklik talep eden ve dünyada gelişen çok kutupluluktan, özellikle ekonomik ve teknolojik çok kutupluluktan "ulusal" çıkar temelinde, Türkiye’deki kapitalist gelişmenin lehine yararlanmaya çalışan bir sınıf sözkonusu. Genel burjuvazi devlet iktidarına yön veriyor.
Bu sınıfa küçük burjuvazinin en bağnaz kesiminin temsilcisi olan MHP ve Büyük Birlik Partisi ve TGRT de temsil eden yarı-siyasi bir tarikat destek veriyor.
Bugün ABD ile Türkiye hükümeti arasındaki çelişmenin içeriği, çelişen tarafların bu özerkliğin derecesi ve bu özerkliğin kapsamı üzerine çelişmelerdir.
Amerika bu özerkliği kısıtlama ve sınırlama için mücadele ederken AKP hükümeti bu özerkliğin sınırlarını genişletmek ve bunu karşı tarafa kabul ettirmek için mücadele ediyor.
İşçiler ve çiftçiler, işçi sınıfı ve halk hareketi, ve sosyalist güçler kendi durumu ve kendi çıkarlarından hareketle kendi bağımsız mücadele taktiğini belirlemelidir.
Bugün Halkın İhtiyacı: Onurlu Bir Ücret ve Geçim ve Onurlu Bir İş ve Onurlu Çalışma Koşulları ve Onurlu Bir Toplusözleşme İçin Mücadele. Bugün en devrimci ve en demokratik mücadele kendi hak ve çıkarlarını korumak için birleşen ve mücadele eden işçiler, memurlar, çiftçiler ve emeklilerin ve gençlerin verdiği mücadeleleridir.
Bugün Sosyalistler ve sınıf bilinçli işçiler, halk Kitlelerini Güçlerini Birleştirmeye çağırmalı ve Kendi Bağımsız Talepleri İçin İnsiyatif Almaya ve kendi gündelik ekonomik-demokratik talepleri için mücadeleye çağırmalı ve kendi haklarını korumak için mücadele eden bağımsız kitle eylemlerini teşvik etmeli ve bu eylemleri desteklemeliyiz.