BUNLAR BİLİM İNSANI MI?

                                           Bunlar Bilim İnsanı mı?


Yaptığı her işte, kendine bilimi rehber edinen kişidir bilim insanı. Ortalık; kendini bilim insanı ilan eden, isimlerinin önüne prof. koymakla her şeyi söyleme hakkını kendinde bulan zevatla dolu.
İsmi Aydın olan bir üniversitede çalışan orta çağ kafalı Muttalip Kutluk Özgüven isimli öğretim üyesi, 'kadın-erkek rolleri ve ilişkiler' konulu televizyon programında; ''Süperman diye bir şey yok, hayal kahramanı ama, süper kadın diye bir ırk var. Ve bu da 13-16 yaş arasında, istediğiniz doktora sorun. 12-17 de olur. Çok muazzam rejenerasyon kabiliyeti var, vücudu mükemmel falan. Bu yaş ilk çocuğu doğurmak için ideal yaş olarak belirlenmiş. Yani ben diyorum ki erkekler olsun, kadınlar olsun, biraz zekamızı koyalım.'' dedi.
Yasalarımız ve uluslararası sözleşmeler, 18 yaşına kadar herkesi çocuk kabul eder. Medeni Kanun, ana-baba izniyle evlilik yaşını 17 kabul eder.
Muttalip'in sözünü ettiği hangi tarikat müridi doktor söylediyse, kandırmış. Bu kafalar; abla ve abilerin söylediklerini düşünmek günah kabul edildiğinden, olduğu gibi kabul eder. Düşünme ve yargılama yetileri gelişmemiştir.
Üniversite ise; öğrenci kaybederim korkusuyla olsa gerek, '' Prof. Dr. Kutluk Özgüven'in, katıldığı televizyon programında, Üniversitemizin felsefesine tamamen zıt ve kabul edilmesi mümkün olmayan açıklamalarından dolayı İstanbul Aydın Üniversitesi ile ilişkisi kesilmiştir. Kamuoyuna duyurulur.'' tweetini paylaştı.

Şimdi üniversite yetkililerine, siz öğretim üyelerinizi belirlerken, niye felsefenize uygun kişiler seçmiyorsunuz? diye sorsak, haksız mıyız?
Yine, ''Dünyada her şey için; uygarlık için, hayat için, başarı için en etkili, en hakiki mürşit ilimdir; fendir. İlim ve fennin dışında rehber aramak dikkatsizliktir, bilgisizliktir, yanlışlıktır...'' diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün kurup ismini verdiği Cumhuriyetimizin ilk üniversitesi, Gazi Üniversitesi'nin Fen Fakültesi Dekanı Orhan Acar; öğrencilerine verdiği uzaktan eğitim sırasında dersin devam ettiğini unutarak, yanındaki kişiye; ''kızların resimlerini de görüyoruz böylece, çaktırma.'' demesi, tepkiler sonucu istifa ettirtti ama; çocuklarımızı kimlere teslim ettiğimizi düşündürtüyor. 
Bu örnekler, bilimsel araştırma yapması gereken üniversitelerin, kimlerle dolu olduğunu anlamamıza yetiyor.

Atamalarda liyakatı esas almadığınızda; bu sonuçlar olağan.
Üniversite öğrencileri, çocukluktan çıkmaya başladığından gönlünüze biraz su serpiliyor. Aklınıza ilk, ortaokul ve lise öğrencileri geldiğinde gerçekten yüreğiniz burkuluyor.
Atatürk'ün 3 devrim yasasından biri olan hilafetin kaldırılması ardından; dini duyguları sömürülen halkı aydınlatmak, dini kendi çıkarlarına alet eden sahte hocalara engel olma, aydın din adamı yetiştirme amacıyla kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı, kuruluş sebebi olan Laik Cumhuriyet'e sahip çıkamamakta, tarikatların yaydığı yobaz anlayışlara karşı mücadele edememekte, hatta değirmenlerine su taşımaktadır. Net tavır alamadığı için; kendini savunma zorunda kalmakta, çocuk evliliklerinin zirve yaptığı bir dönemde, bu evliliklere karşı duruş sergileme yerine, kızların 9, erkeklerin 12 yaşında buluğa erdiğini açıklamaktadır.
Bir gecede profesör edilen, intihal yaptığı tespit edilmesine rağmen; hala bu etiketleri kullanmasına izin verilen sözde bilim insanlarının, bilim yuvalarından temizlenmesi zamanı geldi geçiyor.

Görevlere atama yapılırken; el etek öpenleri değil de mesleğinde bilgi ve beceri sahibi saygın kişileri atarsak; bu konuda yol almaya başlamış oluruz.
                                                       Osman Gazi OKTAY